"kontrollü Darbe" tartışmaları devam ediyor...

kontrollü darbe ile ilgili görsel sonucu

Sözcü gazetesinden Can Ataklı  bugünkü “Kemal ikide bir kontrollü darbe deme yoksa başına iş açılacak” başlıklı yazısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Kontrollü Darbe" üzerine yaptığı çıkışların toplumda bir karşılık bulduğunu ve bu nedenle iktidar cephesinden bu noktada Kılıçdaroğlu'na yönelik bir abluka oluşturulmaya çalışıldığı saptamasını yapıyor. Ataklı'ya göre Hürriyet yazarı Selvi'nin son günlerde açtığı darbe tartışmasının arkasındaki temel saiklerden biri de Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" söyleminin yarattığı bu etki...

Ataklı A. Selvi ile konuşan Kılıçdaroğlu'nun Selvi'ye darbe ile ilgili çok cidde sorular yönelttiğini ve bu sorulara yanıt aradığını söyüyor ve bu soruları tek tek sıraladıktan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor: "Daha ne desin?
Ama Hürriyet yazarını bunlar pek ilgilendirmiyor. Ondan istenen “kontrollü darbe” sözünü tedavülden kaldırtmak. Belli ki ne söylenirse söylensin etki yaratmayacağını ama “kontrollü darbe” sözünün bir karşılık bulduğuna inanıyorlar. Bu nedenle asıl hedef bu tanımı kullandırmamak.
Hürriyet yazarı “tarafsız” biçimde Kılıçdaroğlu'nun sözlerini aynen yayınladıktan sonra tekrar şunu yazmış: “Kılıçdaroğlu'na, ‘kontrollü darbe' konusundaki çağrımı hatırlatıp, kullanmaya devam edip etmeyeceğini sordum. ‘Özel bir ısrarım yok. Bütün arzum darbenin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarılıp aydınlatılması' dedi. CHP liderinin kontrollü darbe konusunda profili biraz düşüreceği izlenimi edindim.”
Bakın bunun Türkçesi şudur: “Kemal Kemal, kendine gel, bak uyarıyoruz, şu kontrollü darbe lafını ikide bir kullanma, yoksa başın fena derde girecek.”
Böyle oldu bizde gazetecilik artık."

 

Sedat Ergin ise bir müddettir yazdığı yazılarla darbe üzerindeki kuşku bulutlarına ve açıklanması gereken karanlık noktalara işaret etmeye devam ediyor. Ergin'in  Hürriyet'te bugün yayınlanan "15 Temmuz Tartışması 2: MİT Müsteşarı o akşam Hulusi Akar’a ne dedi?" başlıklı yazısı da darbe değerlendirmesinin  çok önceden yapıldığını ve buna uygun tedbirlerin alındığını gösterir nitelikte. Ergin yazısında konuyla ilgili şu çarpıcı bilgiler yer alıyor:

"Yeniden (Hulisi) Akar- (Hakan)Fidan- (Yaşar) Güler görüşmesine dönelim. Güler’in aktardığına göre, Fidan Akar’a şöyle der: “Komutanım, bu olay daha büyük bir olayın parçası da olabilir...”

Güler, sonrasını da şöyle anlatıyor: “Bunun üzerine Genelkurmay Başkanımız derhal telefonu aldı ve harekât merkezindeki görevli Tuğgeneral İlhan Kırtıl’a ‘İlhan, Türk hava sahasını her türlü askeri uçuşa yasaklıyorum’ dedi.“ (İkinci emir)

Akar da 18 Temmuz 2016 tarihli savcılık ifadesinde “Değerlendirmelerimizde gelen bilginin daha büyük bir planın parçası olabileceğini mütalaa ettik” diyor. Benzer bir ifade Akar’ın TBMM komisyonuna yanıtlarında da yer alıyor.

Bir başka anlatımla, Orgeneral Akar’ın da meseleyi yalnızca MİT Müsteşarı’nı hedef alan bir eylemle sınırlı görmediği, daha büyük bir planlamadan şüphelendiğini görüyoruz. Akar ve Fidan bu konuda mutabakat içindedirler.

Nitekim Akar şöyle diyor: “... daha büyük bir planın parçası olabileceğini mütalaa ettik ve aldığımız tedbirlerle yetinmeyerek Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak’ı telefonla arayıp bizzat Etimesgut Zırhlı Birlikler Tümenine gitmesini, hiçbir tankın ve zırhlı aracın hiçbir sebeple birlik dışına çıkmasına müsaade edilmemesi yönünde tedbir alınmasını emrettim.” (Akar’ın savcılık ifadesi)

Demek ki, Orgeneral Akar işi sadece helikopterlerin havalanması meselesi olarak görmemekte, üçüncü bir emir vererek tankların kışladan dışarı çıkma ihtimalini de önlemeye çalışmaktadır.

O zaman şu soru insanın aklına takılıyor: Tanklar hangi durumda kışlalarından çıkar?"

Yorumlar

  1. 14 Haziran 1926 suikast teşebbüsü ile veya 17 Nisan 1961 Domuzlar Körfezi Çıkartması ile paralellik kuran yoktur. 70'li yıllarda ağızlara sakız olmuş olan “kışkırtıcı ajan = mahir kaynak” lâfını ağzına alan yoktur. Sn.Kılıçdaroğlu “Kontrollü darbe” demekle yetiniyor. Böyle muhalefet dostlar başına.

    YanıtlaSil
  2. İmam Humeyni'nin Pennsylvania'sı nere idi, biliyor musunuz? BURSA idi!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-