Katar krizi üzerine iki farklı değerlendirme...

Katar krizi ile ilgili görsel sonucu
 
 

Akif Beki Hürriyet 'te yer alan  "Katar bahane de hedef Erdoğan mı?" başlıklı yazısında ironik bir üslupla Katar krizinde asıl hedefin Erdoğan olduğuna dair özellikle iktidar yanlısı gazetelerce dile getirilen görüşü eleştiriyor. Beki'ye göre olay açık ve abartılacak bir yan yok... Krizin tek nedeni "İhvan verilen destek" ...

Beki'nin yazısının bir bölümü şöyle:

"Suudi krallığı, Körfez emirlikleri ve Mısır, Katar’ı enterne mi etti...

Hemen alıyorlar sazı ellerine, başlıyorlar ‘Çanlar Türkiye için çalıyor’ türküsünü tellendirmeye.

Yok amaç Erdoğan’ı devre dışı bırakmakmış... Yok Katar’ın işini bitirdikten sonra oklar Türkiye’ye dönecekmiş... Yok sırada ‘ümmetin umudu’na diz çöktürmek varmış filan festekiz...

Yahu ‘bildik terane’ci arkadaş, yahu ‘komplo tellalı’ birader!.. Katar Emiri Al Tani’nin kendisi bile hedef değil, Erdoğan niye Katar’daki kuşatmanın hedefi olsun?

Duymayan mı kaldı, hedef İhvan!... Kavga da Müslüman Kardeşler teşkilatını terör örgütü sayıp saymama kavgası...

Suudilerin de, Mısır’la Emirlikler’in de derdi İhvan’ı bertaraf etmek, yoksa Al Tani’yi bile yerinden etmek değil."
 
 
 
Erdem Alkin Sabah  gazetesinde yer alan "Katar Ablukasının Küresel Sonuçları "başlıklı yazısında Katar krizini enerji alanındaki küresel ve bölgesel rekabet ve bu çerçevede İran ve Suudi Arabistan arasındaki bölgesel liderlik yarışı ekseninde ele alıyor. Alkin Türkiye'nin soruna akılcı, sağduyulu biçimde yaklaşıp etkili bir arabulucu rolü oynayarak bu krizden elini güçlendirerek çıkmasının olanaklı olduğu saptamasını yapıyor. Alkin'in krizin nedenleriyle ilgili değerlendirmesi şu şekilde
"BAE Washington büyükelçisinin Katar ve Türkiye'ye yönelik düşmanca e-postaları sızdıktan, Çin'in İran'ın Şangay İşbirliği Örgütü'ne tam üyeliğinin Astana'da üyeler arasında görüşüleceğini ve desteklediğini açıklamasından 48 saat sonra, Körfez Bölgesi'nde böyle bir ağır diplomatik kriz çıkması tesadüf olabilir mi? Katar ile İran arasında paylaşılan Güney Pars Doğalgaz Sahası'nda 51 trilyon metreküp doğalgaz var. Bunun anlamı, Körfez'deki diğer ülkelerin enerji alanındaki gelirleri açısından, giderek doğalgaza ağırlık veren dünya ekonomisinde Katar'ın ve İran'ın eli çok güçlenecek. Dünyanın 2. en büyük doğalgaz rezervine sahip ülkesi İran'ın rezervlerinin kabaca yüzde 40'ı bu sahada. İran'ın sahadaki 14,2 trilyon metreküplük doğalgazına karşılık, Katar'ın payı 25,4 trilyon metreküp. Rusya ve İran'dan sonra, 3. en büyük doğalgaz rezervi sahibi olan Katar için bu oran, var olan rezervlerinin yüzde 99'u anlamına geliyor. Yani, ortada, Çin'e, 'kuşak-yol' projesine kadar uzanan, büyük bir enerji oyunu var ve İran'ın böyle bir rezervi dünyaya satabilmesi, ABD ve Suudi Arabistan'ın arzu etmediği ölçüde, bölgede hakimiyetini arttırması anlamına gelecek. Çin ise, kendi enerji ihtiyaçlarını karşılamanın derdinde."
 
 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-