"KONTROLLÜ DARBE" KANAATI GÜÇ KAZANIYOR...


mehmet tezkan murat yetkin ile ilgili görsel sonucu
"Kontrollü Darbe" iddiası köşe yazılarının en sık işlenen konuları arasında yer alıyor. " CHP'nin konuyla ilgili bir rapor yayınlaması ve MHP cephesinden gelen eleştiriler üzerine konu yeni bir ivme kazandı. Bugün Milliyet yazarı Mehmet Tezkan ve Hürriyet yazarı Murat Yetkin bu konuyu köşelerine taşıdılar.

Mehmet Tezkan "Gazeteci biliyor da MİT bilmiyor mu?" başlıklı yazısında CHP'nin hazırladığı rapora atfen tam tarihi saptanamasa da darbe hazırlığı bilgilerinin iktidara ve iktidara yakın gazetecilere ulaştığı iddiasını köşesine taşıdı. Tezkan CHP raporunda sıkça atıfta bulunula iktidara yakınlığıyla bilinen gazetecilerden Fuat Uğur'un darbe öncesi yazılarına değinerek, " Peki, Uğur ne demişti?

Uğur  2 Nisan’da cemaatin hususi dedikleri önemli adamlarının darbe için Ankara’da toplandıklarını yazmıştı..

Hususilerin görevi; cemaatçi subayları harekete geçirmek, birbirleriyle bağlantılarını sağlamak, zincirin halkalarını bir araya getirmekmiş.

....

Uyarmak gerekir ki, Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK’larıyla bir bütün olarak devlet ‘suç’ işlemelerini bekliyor.

Tekrar cemaatçi kripto askerleri uyarıyorum. Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor.’ gibi yazılarını hatırlatarak CHP'nin  şu sorusuyla yazısını bitiriyor  "CHP şimdi soruyor; gazeteci bunları biliyor da MİT bilmiyor muydu?"

Murat Yetkin ise  Hürriyet Gazetesindeki "Darbe gecesinin kara delikleri" başlıkla yazısında darbe girişiminin birinci yıldönümüne neredeyse bir ay kala, 15 Temmuz’a dair kara delikler siyasi zeminde giderek daha çok sorgulanmaya başladığını söylüyor.

CHP ve MHP’nin, 26 Mayıs’ta AK Partili Meclis Araştırma komisyonu Başkanı Reşat Petek’in açıkladığı rapora olan itirazlarına yazısında ayrıntılı olarak yer veren Yetkin,  CHP ve MHP'nin muhalefet şerhleri ile ayrı yönlerden AK Parti hükümetine darbe girişiminin öncesi, sırası ve sonrasına dair ciddi suçlamalar yönelttiği değerlendirmesini yapıyor.

Yetkin'in ayrıntılı ve önemli sorulara yer verdiği yazısı şöyle: .

"CHP’nin suçlamaları daha ağır… CHP’li komisyon üyeleri adına konuşan Aykut Erdoğadu, hükümetin darbenin gelişini önceden saptadığını, hatta 15 Temmuz günü dahi bunu gördüğünü ancak durdurmak için gerekeni yapmadığını çünkü gelişmeleri kontrol altına alarak, darbe girişimi ardından siyasi çıkar sağlamayı hesapladığını öne sürüyor. Darbe girişiminin def edilmesi ardından olağanüstü hal ilanıyla muhalif seslerin baskı altına alınmasının da bunun kanıtı olduğunu iddia ediyorlar.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı “kontrollü darbe” iddiasını desteklemek amacıyla da bazı örnekler veriyor, sorular soruyor CHP’liler.

Örneğin, darbe öncesi faaliyette bulunan Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş, hepsi askeri değil, sivil kişiler olduğu halde ve bunların Cemaatle bağları bilindiği halde güvenlik ve istihbarat birimleri neden bunları takip altında tutmadı?

Örneğin, Petek’in raporu Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın darbe girişiminden bir gün önceki 6,5 saatlik toplantısı hakkında neden açıklayıcı olamıyor?

Örneğin, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak’ın darbe günü daha erken saatte İzmir’den Ankara’ya gelirken, aynı uçakta darbe çatı davasının bir numaralı sanığı olarak yargılanan Akın Öztürk’ün de bulunması yalnızca tesadüf müdür?

Bunun gibi iddialı sorular.

MHP’nin soruları başka alanda, ama daha az iddialı değil.

Örneğin, AK Partili komisyon üyeleri ByLock, Eagle gibi Fethullahçıların kullandığı şifreli haberleşme yazılımlarının siyaset ve yüksek bürokraside kimlerde olduğu yolunda muhalif üyelerin taleplerini neden dikkate almadı? Gülen ile bağlantılı siyasiler neden hala korunuyor?

Örneğin, Komisyondaki muhalefet üyelerin ısrarına rağmen Genelkurmay Başkanı Akar ve MİT Müsteşarı Fidan’a neden resmi davet çıkarılmadı?

Örneğin, Fethullah Gülen’in devlet içindeki yasadışı örgütlenmesine dair 2004 ve 2014 Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında uyarılar mevcutken neden önlem alınmadı, neden Fethullahçıların Ergenekon, Balyoz gibi şaibeli soruşturmalarla Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmasına göz yumuldu?

Dediğimiz gibi, CHP’lilerin bakış açısından farklı, ama bunlar da demirden leblebi gibi sorular.

Yorumlar

  1. 14 Haziran 1926 suikast teşebbüsü ile veya 17 Nisan 1961 Domuzlar Körfezi Çıkartması ile paralellik kuran yoktur. 70'li yıllarda ağızlara sakız olmuş olan “kışkırtıcı ajan = mahir kaynak” lâfını ağzına alan yoktur. Sn.Kılıçdaroğlu “Kontrollü darbe” demekle yetiniyor. Böyle muhalefet dostlar başına.

    YanıtlaSil
  2. İmam Humeyni'nin Pennsylvania'sı nere idi, biliyor musunuz? BURSA idi!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-