AB DÖNEM BAŞKANI KIBRIS HABER AJANSI’NA AÇIKLAMALARDA BULUNDU


AB’nin Malta Daimi Temsilcisi Marlene Bonnici, Kıbrıs Haber Ajansı’na verdiği mülakatta, Kıbrıs konusu, Brexit, Türkiye ile anlaşma, göçmenler konusunda atılacak yeni adımlar, güvenlik, ortak pazar, AB’nin sosyal boyutu konularının, Malta’nın önümüzdeki altı aylık başkanlık döneminde ele alacağı konuların başında geldiğin belirtti. 1 Ocak 2017 tarihinde Malta’nın AB Başkanlığını üstlenmesi vesilesiyle konuşan Daimi Temsilci, önümüzdeki dönemde var olan zorluklar ve öncelikleri sıraladı.
Malta Büyükelçisi, Başkanlığın Kıbrıs sorunun çözümünü kolaylaştırmak amacıyla gerekli olan her şeyi yapmaya hazır olduğundan, bunun, çok önemli bir siyasi gelişme olduğundan ve Başkanlık için çözüm yönlerinin uygulamalarından söz etti. Türkiye ile ilgili olarak, Malta Büyükelçisi, başka müzakere başlıklarının açılması olanağı görmediğini ancak AB’nin, göçmenler konusundaki anlaşmanın devamını arzuladığını belirtti. Göçmenler konusuna da değinen Temsilci, Başkanlığın, esnek ya da etkili bir dayanışmayı ilerletme istediğini, Brexit ve yasal girişimler konularında yardım ve katılım açıkladığını belirtti. Son olarak, AB karşıtlığı konusuna ilginç bir boyut vererek, uzun zamandır gündem dışında olan AB’nin sosyal tarafına değindi.
Komisyon Başkanı Jean Claude Juncker’in Cenevre’de çok taraflı konferansa katılabilmesi amacıyla Başkanlık programında yapılan değişiklikle ilgili olarak Bonnici “Kıbrıslı dostlarımız için her şeye hazırız. Bu sadece Kıbrıs için iyi olmakla kalmayacak bunun, AB, Türkiye ve Kıbrıs için de olumlu olacağını düşünüyorum. Umarım her şey yolunda gider” dedi.


Malta Başkanlığı dönemi sırasında bir çözüm görüyor mu? Sorusuna Temsilci, “Biz şans diledik… Programımızı değiştirdik ve elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Eğer anlaşmadan sonra referanduma kadar perde arkası çalışmamız gerekiyorsa, referandumun olumlu sonuçlanması için zaman kaybetmeyeceğiz” yanıtı verdi.
Bonnici “İlgili enerji ve kaynakları buna yatırmaya hazırız. Bu, bir siyasi ilgidir ve evrimin siyasi önemi aklımızda öyle bir nettir ki – eğer bir anlaşma olursa ve bunu destekleyebilirsek, örgütlenmesi gereken her şeyi örgütleyeceğiz, hazırlanması gereken her şeyi hazırlayacağız. AB’nin rolünün bir gözlemci mi yoksa müzakereci rolü mü olacak sorusuyla ilgili olarak, Bonnici, “görüşmelerin süreciyle aşina değilim ve AB’nin gerek müzakere tarafı olarak, gerekse müzakere destekçisi olarak, görüşmelere sunabileceği çok şey var. AB’nin bağımlılığı konusunda bunun büyük bir fark teşkil edeceğini sanmıyorum ve AB de bunun herkesin yararına olduğunu anlamaktadır”diye konuştu.
Türkiye ve AB-Türkiye anlaşması konusundaki gelişmelere de değinen Bonnici, “Tüm zorluklara ve Türkiye’deki duruma rağmen, Türkiye hükümetinin göçmenlerle ilgili anlaşmada işbirliğini sürdürmeye devam etmesi çok olumlu. Sanırım bunun böyle devam etmesi gerekmektedir. Bu, çok olumlu bir durumdur. Doğru çalışmaya devam ediyor ve böyle kalmasına özen göstermeliyiz. Başlıkların açılması konusuna gelince, Başkanlık olarak bu elimizde olan bir şey değil. Herkes, herkesin nerede durduğunu biliyor. Türkiye ile mevcut anlaşmalarla ilgili ilk tartışmalarda bunlardan geçtik. Koşulların değişmemesi durumunda, bu konunun yeniden açılmasını isteyeceğimi sanmıyorum. Bildiğiniz gibi üye devletler Türkiye ile kapıyı açık tutmak istiyorlar. Türkiye ile tartışmak istiyorlar, biz bile, Malta Başkanlığı olarak, bunun ileriye giden bir yol olduğuna inanıyoruz. Türkiye ile ilişkilerimizin sadece başlıklarla değerlendirildiğini düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Malta Büyükelçisi, Konseyden miras olarak kabul ettikleri, göç konusundaki etkili dayanışma konusunu nasıl idare edeceklerine de değindi.
Elçi, “Dayanışma konusu, çok uzun yıllardır Malta’nın gündeminde bulunan bir konudur. Biliyor musunuz bilmem ama Malta’da ilk mülteci programları 2010-11 ya da 2011-12’de olmuştu. Bunlar, Malta için oluşturulan özel programlardı ve bugün avantajlarını görüyoruz. Ancak, bunun, Avrupa’da göçmenler için tek çözüm olduğunu sanmıyorum. Tutarlı bir yaklaşım gerekiyor ama çok az insan bunun ne demek olduğunu biliyor. Kanımca önümüzde dört sütün var. Her şeyden önce alınan kararlar hayata geçirilmeli. İkincisi, sınırlarımızın korunması için gerekli önlemeler alınmalı. Bu yönde giriş-çıkış sistemine ihtiyaç var. Bunu ilerletmeliyiz. Sınırlarımızı korumak için mümkün olan her şeyi yapmalıyız. Ama göç sorunun göğüslenmesinde dış boyutlara ağırlık verilmeli ve bu yönde daha sıkı çalışmalıyız. Çünkü daha suskun devletler bile, vatandaşlarına, bu durumda bile bir kontrol olduğunu söyleyebilmeliler. Yani, insanları sadece denizden toplayıp bölüştürmüyoruz. Kontrol olmalı ve konunun dış boyutları çok önemli. Başkanlığımızın başında, anlaşmaları değerlendirerek biraz daha ileriye gitmek istiyoruz. Tabi bir de, korunma hakkına sahip olanlarla ne yapacağız… ve akınların azalmasını sağlayacak bir sistem bulunana kadar geriye kalanlarla ne yapacağız? İşte o noktada sonuç verici bir dayanışma önemli bir rol oynar” dedi.
Göç konusunda, Malta’nın bireysel yaklaşımlarının özelliklerine değinen Daimi Temsilci, “Bunu sadece yer değiştirme olarak görmüyoruz. Biz, bunu daha çok, üye ülkeyi dışarıda tutmayan bir dayanışma paketi olarak görüyoruz. Kimsenin sözden engellenmemesi yönünde sıkı bir şekilde çalışacağız. Numaralara daha sonra bakacağız. Ancak önce, temel hedef, sıkı bir şekilde çalışmaktır. Hiç bir üye ülke kendiliğinden ne sunmak istediğini söyleyemez. Diğer taraftan, yer değiştirme, yerelliğin bozulması, ille de belli bir kriz ile bağlantılı değildir. Bu, belli bir amaca ulaşmak için bir araçtır; ama belli bir kriz için, sadece uzmanlara ihtiyaç duyulabilir, sadece battaniye, ya da, araçlara ya da personele ihtiyaç duyulabilir… Sanırım, yerelliğin bozulması konusunda o kadar çok şey yaptık ki, geriye kalanları unuttuk. Bunu tekrar bir araya getirmeyi deneyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile olan anlaşmanın Afrika ülkelerine uzantısı konusunda görüşleri sorulan Maltalı Yetkili, “Bunlar, yaygın olarak tartışılması gereken konulardır. Bunların, uluslararası hukuka etkileri vardır ve siyasi açıdan, Türkiye ile olan anlaşmayı başka yerde yenilemeye çalışacağız demek çok kolay. Ama dikkate alınması gereken bir dizi konu var. Her şeyden önce, Türkiye’den farklı olan ya da durumun biraz farklı olduğu başka bir yeri bulmalısın. Bundan dolayı, bugün, elimizdeki çerçevede, var olan çeşitli seçenekleri açıklıkla düşünmeliyiz. Çünkü muhtemelen, çok tartışma olmadan, hala bir sürü şey yapabiliriz ve hala bazı sonuçlar alabileceğimize inanıyorum. Ancak, 2017 yılının ilk haftalarında bu konuda bazı çalışmaların yapılması gerekebilir” şeklinde kaydetti.
Brexit konusunda öz hazırlıklarla ilgili olarak, Marlen Bonnici, “Her şeyden önce, bunu ayarlayacağımız için, Başkanlığın rolünün önemli olacağına inanıyorum. Üye devlet liderleri, az çok kuracağımız ayarlarlar sistemini kabul ettiler ve bize şimdi bunu uygulama kalıyor. Bu maddeye bakış açısından, AB koşulları konusunda ortak bir cephenin bulunduğu bazı yetkiler var. Bunlardan bir tanesi de, dört özgürlükler konusunda görüş ayrılığıdır (intervisibility). Bu, kesinlikle Malta’nın kendi görüşüdür. Başbakanımız bu konuda çok netti. Aynı şey, birbirimize ne kadar bağlı olmamızın zor olacağı ile de geçerlidir. Ama diğer yandan, üye olmayan bir ülkenin, üye olan birisinden daha iyi bir anlaşmaya sahip olması kabul edilemez. Bunu içtenlikle ve resmi olarak dile getirdik. Eğer Britanya aniden üye ülkelere kıyasla daha iyi bir anlaşma elde ederse, o zaman, Avrupa’ya şüpheyle bakan bir hareket yapmayan Malta gibi bir ülkede bile, sorunlar olabileceğine inanıyorum. Böyle bir şeyi kabul etmeleri çok zor olacak. Bizim rolümüz, 50. Madde hareket geçtiğinde, Konsey çerçevesinde, gerekli çalışmaları yapmak olacak. Avrupa Konseyi, siyasi yönlendirmeleri ve kuralları yapacak. Devamla, tüm bunlar, Malta başkanlığından sonra da olsa, Komisyona vereceğimiz müzakere direktiflerine dönüştürülecek ve bir çekilme anlaşmasına kadar bu tür düzenlemeler uygulanmaya devam edecektir”açıklamalarında bulundu.


Son olarak diğer önceliklere de değinen Maltalı Daimi Temsilci, “Ortak pazar da yine Birliğin öncelikleri arasında bulunan bir konudur. Konsey kararlarında, pazarla uğraşan diğer çeşitli konseylerde de bunu tekrar tekrar duymaktayız. Bundan dolayı, bu alanda ne kadar çok yasa geçirebilirsek geçirmeye çalışacağız. AB’nin ayrıca bir ekonomik krizle de karşı karşıya bulunduğuna inanıyoruz. Göç krizi ile de karşı karşıyadır, bunun, bir sosyal boyut vardır ve AB’nin bir şekilde kalbinde gelmesi gerekmektedir. Bu önceliği biz, “sosyal içerme” olarak adlandırıyoruz. Çünkü Konsey çerçevesinde, bir dizi sosyal konuda ilerle sağlanmasına çalışmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama en azından, daha az tartışmalı verilerde, bir ilerleme kaydetmeye çalışıyoruz. Biz, denizci bir milletiz, bundan dolayı, programa bir “deniz tadı” katmak istiyoruz. Ayrıca bir Akdeniz ülkesiyiz, bundan dolayı Akdeniz’e daha fazla önem vermeye çalışıyoruz. Bu, geriye kalan AB’ni görmemezlikten geleceğiz anlamına gelmez. Ama kesinlikle Akdeniz’i ve etrafında olan her şeyi teşvik edeceğiz. Körfez ülkelerini ve Konseye üye ülkeleri, işbirliği müzakere masasına getireceğiz. Bunun dışında, vatandaşlarına katma değer getiren bir başkanlık olmalı. Vatandaşların, AB ile hayal kırıklığına uğradığı siyasi bir çerçeve içindeyiz. Şimdi bunun, popülistlerin hatasına ya da hatalı iletişime dayalı olduğuna inanmıyorum. Bu yönde veriler olabilir ama geçmişte derinlere gitmediğimiz alanlar olduğuna ve şimdi ilerlememiz gerektiğine inanıyorum”diye konuştu.

Berlin’de son yaşanan olaylara da değinen Daimi Temsilci, “Bu bize rahatlamaya başladığımızı gösterir. Neden bundan birkaç hafta önce kötü bir şey olmadı?… Aniden bir şey ortaya çıkar ve bizi, güvenlik konusuna geri götürür. Güvenlik konusunun bazı yönlerinde, tek bir ülke içinde bile işbirliği her zaman mümkün değildir, 28 ülke arasında nasıl olabilsin? 28 üye ülke arasında, güçlü bilgi teatisi ve sıkı işbirliğinin bu konuya yararlı olacağına inanıyorum” şeklinde kaydetti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-