ABD ESKİ BÜYÜKELÇİSİ RICIARDONE: “TÜRKİYE’YE EL NUSRA’YA YARDIM ETME DEDİK”


Türkiye’de üç yıl süren ABD Büyükelçiliği görevinden sonra geçtiğimiz Temmuz ayında emekli olan Francis Ricciardone’den Türkiye’ye Suriye’deki muhalif gruplardan El Nusra ve Ahrar El Şam’a yardım edilmemesi gerektiğini söylediklerini ancak bu uyarıya rağmen Türk hükümetinin El Nusra ve Ahrar El Şam militanlarının sınır geçişlerine göz yumduğunu söyledi.
ABD’de yayın yapan McClatchy internet sitesinin haberine göre, emekli olduktan sonra Atlantic Council düşünce kuruluşunda çalışan Ricciardone’ye, dün katıldığı bir konferansta Suriye’deki Türk-Amerikan işbirliği soruldu.
Hürriyet Planet’in aktarımına göre, Suriye’deki muhalif grupların renklere göre ayrıldıklarını anlatan Ricciardone, kırmızı ile işaretlenenlerin açık düşmanlar, sarı ile işaretlenenlerin ortadakiler, yeşil ile işaretlenen grupların ise güvenilir dostlar olarak görüldüklerini söyledi.
Türk yetkililerin, sarı işaretlenen grupları, yani ortada görülenleri ikna edebileceklerini ve yeşile çevirebileceklerini düşündüğünü anlatan Ricciardone şöyle konuştu:
Biz de onlara; ‘Tabii bu olabilir. Ancak sizin ikna edilebilir olarak gördüğünüz birçok grubu biz ikna edilme çizgisinin ötesinde kabul ediyoruz. Onlarla da çalışmamız mümkün değil. Sizin de onlarla çalışmamanız iyi olur. Bu grupların sınırlarınızdan geçmesine de izin vermemeniz gerektiğini düşünüyoruz’ dedik”.
ABD’nin eski Büyükelçisi, Türkiye ile anlaşmazlığa düştükleri gruplara örnek olarak da, El Nusra cephesi ve Ahrar El Şam örgütünü örnek gösterdi.

Ricciardone, Türkiye’nin Ahrar liderleri ile çalışmaya gönüllü olduğunu ancak ABD’nin bunlar konusunda çok geniş çekinceleri bulunduğunu, bu gruplara silah sağlanmasına karşı çıktığını da vurguladı.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

Resim
Girişte kuş sesleri, horoz sesleri ve küçük bir derenin huzur veren şırıltısı karşılar sizi. Papazınbağı'nda doğa sesinden başka hiç bir mekanik ses duyamazsınız. Yalnızca doğanın o eşsiz melodisi. Asırlık çam, çınar, dut, Ankara armudu, Ankara ayvası, üvez, ceviz ve muşmula ağaçlarıyla süslenmiş 14 bin m2'lik küçük bir cennet adacığı burası... Üstelik de tam şehrin göbeğinde... Tarihide ilginç... Kimilerine göre Papazınbağı'nı Atatürk, Cumhuriyet'in ilk ikizleri olması nedeniyle Necati-Hayati Kuloğlu ikizlerine bağışlamıştır. Kimilerine göre de bağ alanını baba Ahmet Efendi, ülkeyi terk etmek üzere olan bir Ermeni ailesinden satın almıştır... Ama Kuloğlu ailesi iki rivayetinde tam olarak doğru olmadığını söylüyor.Ermeni ailenin Ankara'yı terk etmesiyle bağın devlete geçtiğini ve baba Ahmet Efendi'nin bağı 1936 yılında devletten açık artırmayla aldığını belirtiyor. Besbelli bu süreçte acı olayların da hüznüyle de yoğrulmuş Papazınbağı... Ahmet Efendi ba
Devamı

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

Resim
  Köşkün yapılışı Ankara’nın en önemli tarihi mekanlarından biri olan Abidinpaşa Köşkü , bugünkü Abidinpaşa semtinde Asker Alma Dairesinin hemen karşısındadır. Köşkün yapılışı ile ilgili rivayet de hayli ilginç. Abidin Paşa 1886 yılında Ankara'ya Vali olarak atanır ve Ankara'ya geldiğinde kendisine köşk yaptırmak ister. Köşkü nereye yaptırması gerektiği konusunda bir süre kararsız kalan Abidin Paşa’nın yer tespiti için bulduğu çözüm son derece şaşırtıcı ve yaratıcıdır. Abidin paşa bir karara varabilmek için Ankara'nın en güzel yerlerini tek tek gezer ve buralardaki ağaçlara et astırır. Rivayet bu ya; bu ünlü vali daha sonra buraları gezmeye geldiğinde sadece şu anda köşkün bulunduğu yerdeki etin bozulmadığını görür ve köşkü buraya, yani bugünkü Abidinpaşa semtine yaptırır.   Böylece Ankara’nın tarihi abidelerinden biri olan Vali Konağı inşa edilmiş olur. Abidinpaşa semtinin adı da, bu ilginç hikayeli köşkten gelmektedir. Abidin Paşa Köşkü ve Kurtuluş
Devamı

şarap,kadın,şiir...-şiir-

Resim
  Tanrı kadını yarattı şişeledi onun baş döndürücü tadını ve öyle bir renk verdi,ki                                                                       yangın kırmızı "şarap olsun" buyurdu adı... ve Tanrı yarattı sonra şarabı süsledi, taktı, takıştırdı hayranlıkla izledi bu güzelliği şişelemeye kıyamadı "kadın" olsun dedi bu çarpıcı güzelliğin adı... Ve nihayet en sonra sözü yarattı Tanrı... Biraz kadından Biraz şaraptan kattı dedi ki "bu da şiirdir  içinde yaşamın anlamı saklı".....
Devamı