Su Yaşatır Rant Öldürür...


 

Tüm dünya, kullanılabilir suyun azalması problemiyle yüz yüze. Özellikle ülkemiz bu noktada daha vahim bir durumda.

Suyun son derece önemli bir kaynak olduğu,  giderek petrolden bile daha değerli bir ekonomik ve yaşamsal varlık haline dönüştüğü biliniyor. Bu nedenle pek çok ülke su zenginliğini elde tutmak üzerine uzun vadeli stratejiler geliştiriyor.

Türkiye'de ise ne yazık ki gerek su ile ilgili devlet kurumlarının gerekse belediyelerin etkin bir su yönetim planlaması yok.
  

Ankara’lı Gerede’den suyun neden getirilmediğinin cevabını istiyor…

Ankara bugün genel olarak su;  özel olarak da sağlıklı evsel su kullanımı konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya...

Yıllar önce DSİ’nin önerisi, hazine garantörlüğü ve Japonların kredisi ile Gerede’den Ankara’ya su getirilmesi projelendirilmişti.  Ama daha sonraları Gerede suyu Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in anlamsız kaprisleriyle Ankara'ya getirilememişti. Yani her şeyi hazır olan bu proje deyim yerindeyse "suya" düşmüştü…

Gerede Projesi'nin hayata geçirilmemesinin de etkisiyle, Ankara büyük bir kuraklık sorunuyla karşı karşıya gelince, bu kez sayın Gökçek, Gerede suyu yerine Kızılırmak suyunu Ankara'ya getirmek konusunda ısrarcı davranmıştı.

Projesi hazır, sağlıklı ve güvenli olduğu konusunda tartışma olmayan Gerede suyu yerine,  çok daha pahalı ve sağlıklı olduğu konusunda ciddi tartışmalar ve şaibeler bulunan Kızılırmak suyu konusundaki bu ısrarın arkasında ne vardı?

Sayın Gökçek'in şeffaflıktan uzak bir biçimde yürütülen bu süreçle ilgili, Ankara halkını bilgilendirmek konusunda hala ödenmemiş bir borcu bulunmaktadır...

 

Kızılırmak suyu katıksız zehirdir…

Bütün bilim otoriteleri Kızılırmak suyunun ağır metaller içerdiğini söylüyor. Suda yüksek oranda sülfat, klorür ve sodyum bulunduğu; alüminyum, nikel ve cıva değerlerinin ise sınır değerlerde olduğu konusunda sayısız rapor bulunuyor.

Kısacası su birçok kanserojen madde riskini taşıyor.

 

Kızılırmak suyu için arıtma tesisleri yetersizdir…

Kızılırmak suyu gibi ağır metallerle dolu olan bir su için, en son teknolojilerin var olduğu arıtma tesisleri gerekmektedir. Bu ise ayrı ve önemli bir başka maliyettir. Kaldı ki bir suyun aşırı derecede arıtmaya tabi tutulması, kısmen sağlık risklerini ortadan kaldırsa bile, su kalitesinde ciddi bir düşüş yaratmaktadır. Bu nedenle ancak başka hiç bir seçenek kalmadığında kullanılması anlaşılabilir olacak bir seçenektir. Oysa Ankara için daha ucuz ve daha sağlıklı başka seçenekler bulunmaktadır.

 

Suyu içerek test etmek bilime ve halka saygısızlıktır…

Türkiye'de bazı siyaset adamlarının zararlı olduğu iddia edilen ürünleri kameralar önünde içerek-yiyerek test etmek gibi son derece trajikomik bir yöntem kullana geldiğini geçmişten bu yana biliyoruz.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek'de son olarak bu kervana katılmış gözüküyor.

Halkın önünde ve kameraların karşısında bu kadar ağır metalin olduğu bir suyu içerek test ediyor.

Biliyor ki, bu suyu şov amacıyla kameralar önünde bir kereliğine içmenin ciddi bir sağlık riske yaratma olasılığı çok düşük.  Suyun ciddi zararlarının ortaya çıkması için sık ve uzun süreli tüketimi gerekmektedir.

Olan yine siyasi çıkarlarla kandırılan halkın sağlığına olacaktır.

Bayındır Barajı ranta açılıyor...

Tam da bu konular yoğun biçimde tartışılırken, ne ilginçtir ki Ankara'nın temiz su kaynaklarından olan Bayındır Baraj havzasının (Mavi Göl)  plan değişikliğiyle yapılaşmaya açılacağı haberleri basına yansımaya başladı.


Gerekli önlemler alınmazsa Ankara’da yaşanan susuzluk probleminin çok daha büyük ölçekte ve tehlikeli sonuçlar doğuracağı apaçık ortadayken ve Bayındır Barajı bu açıdan elde hazır bulunan önemli bir olanakken, neden bu bölge yapılaşmaya açılmak istenir ve Ankara önemli bir temiz su kaynağından daha yoksun bırakılır?...

İşte bunlar hep "rant"tan...

Bu sorunun yanıtını ise Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi konuyla ilgili yaptığı açıklamada veriyor:  Ankara’yı 20 yıldır yönetenlerin geçen süre zarfında temiz su problemini hiçbir şekilde birincil gündem maddesi olarak ele almadığı eleştirisini yapan Oda, son 20 yıldır bu temel sorun yerine, yapay kanal projesi, Ankapark, prestij konut projeleri gibi sadece rant yaratmak hedefi ile ele alınan projelerin önceliğe alındığının altını çiziyor.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-