AMERİKA’NIN SESİ: “KIZ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMİNDE BASKI ARTACAKTIR”
Amerika’nın
Sesi, Türkiye, eğitim hayatında kıyafet özgürlüğü gerekçesiyle kız çocuklarına
yönelik başörtüsü yasağının kaldırılması tartışmalarına dikkat çektiği
haberinde, ABD medyasına konuşan uzmanların, “Okula katılım kuralları devlet
eliyle belirlenirken şimdi aileler kural koyucu olarak ortaya çıkıyorlar. Kız
çocuklarının içinde bulunduğu gelişim döneminde baskı artacaktır. O yaşta
örtünmek istenmeyen çocuklar için okul kaçış idi. Şimdi tam tersi arkadaşlarıyla
çelişki yaşayacak. Başı kapalı olduğu için kız çocuklarına okula gitme izni
verilecek anlayışı doğru değil. Türkiye’de imam-hatip okullarına gönderiyordu
aileler zaten. Ama asıl mesele kız çocuklarını okula göndermemek eğilimi”
şeklindeki görüşlerini aktardı.
Amerika’nın
Sesi, “Türkiye’de 5’nci sınıftan itibaren dolayısıyla 18 yaşına gelmemiş ve
reşit olmamış aileleri gözetimindeki kız çocuklarının bu yeni düzenlemeyle
nasıl etkileneceği ise endişeyle karşılandı. AKP Hükümeti taraftarı kesimlerce
bu düzenlemeyle kız çocuklarının okullaşma oranında artış olacağını savunuldu.
Bu kesimlerce Türkiye’de muhafazakar kesimlerde büyüme çağındaki kız çocukları
tarafından ‘kendi iradesi’ ile karar alınabileceği iddiasının ortaya atılması
da göze çarptı” değerlendirmelerine yer verdi.
Türkiye’de
eğitimde kız çocuklarıyla ilgili çalışmalara imza atan Ankara Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Nilay Kaya’nın, “Durum, kız çocukları
açısından dezavantaj yaratacak. Bu yönetmelik değişikliğiyle devlet yetkisinde
olan eğitim hayatındaki kılık-kıyafet düzenlemesi bir anlamda aile yetkisine
devredildi. Kız çocuklarına yönelik baskı artacağı gibi kendi aralarında da
çatışma doğacak. Eğitimde en dezavantajlı kesimi kız çocukları temsil ediyor.
Bunu başörtüsü meselesi olarak görmemek lazım. Evde kız çocuklarına mevcutta
olan iş yükü ve beklentilere ilaveten şimdi aile eğitim hayatındaki kıyafetine
de karar verebilecek. Zorunlu sekiz yıllık eğitimde şimdiye dek devlet,
çocuklar okula başı açık gelecek diyordu. Dolayısıyla okula katılım kuralları
devlet eliyle belirlenirken şimdi aileler kural koyucu olarak ortaya
çıkıyorlar. Kız çocuklarının içinde bulunduğu gelişim döneminde baskı
artacaktır. O yaşta örtünmek istenmeyen çocuklar için okul kaçış idi. Şimdi tam
tersi arkadaşlarıyla çelişki yaşayacak. Okula gelindiğinde başörtüsüz ile
başörtülü akranlar arasında da zaten o yaşlarda acımasız olan birbirini
eleştirmeyi de hesaba kattığınızda olumsuz etkileşim ve karşılıklı çatışmalar
olacak. Başı açık olan çocuk da başı kapalı çocuk da ‘Ben niye böyleyim’ diye
soracak. Kız çocuğu gittiği okulda çoğunluk nasılsa o toplumsal baskıyı
hissedecek. Zaten etiketleme, dışlama çocuk çağında zaten böylesine fazla iken
şimdi karşılıklı etiketlemeler artacak. Çocuğun okula ilgisi, tüm hayatı
sosyo-psikolojik olarak etkilenecektir. Başörtüsüne sadece bir kıyafet
özgürlüğü diye bakmamak lazım. Sistemde zaten maalesef açıktan öğretim imkanı
tanındığı için başörtüsü engeldi demek doğru değil. Şimdi başı kapalı olduğu
için kız çocuklarına okula gitme izni verilecek anlayışı doğru değil. Türkiye’de
imam-hatip okullarına gönderiyordu aileler zaten. Ama asıl mesele kız
çocuklarını okula göndermemek eğilimi. Bu değişiklik yerine eğitimdeki fırsat
eşitliği mutlaka sağlanmalı. Kız çocukları açısından Türkiye genelinde önceliği
erkek çocuğunu okutma önceliği var. Dolayısıyla eğitimde bu eşitsizlikleri
gidermek gerekiyor” şeklindeki görüşlerine de yer veren Amerika’nın Sesi, Türkiye’de ‘Çocuk Gelinlere Hayır’ sloganıyla
projeler yürüten Uçan Süpürge’nin
Koordinatörü Selen Doğan’ın, “Kız çocukları açısından insan hakları sorununu
artık tartışmalıyız ve bunu gündemde tutmalıyız. Biz öncesinde 4+4+4 eğitim
sistemine geçiş ile zorunlu eğitim dışında kalacak kız çocukları sayısının
artacağından endişe duyuyoruz. Ama henüz bunun kız çocuklarını evde tutacağına
dair olası uzun vadedeki sonuçlarını göremeden üstüne bu eklendi.
Tutucu-muhafazakâr hükümetler döneminde bunun gibi adımlar yaşanıyor. Ama
Hükümet, 4+4+4 eğitim sistemiyle kız çocuklarını zorunlu eğitim dışında bırakan
adımını başka bir hamle ile başörtüsü meselesiyle pekiştirdi. 18 yaşından önce
çocuklar dediğimiz reşit olarak kabul etmediğimiz kızlar açısından şimdi
aileleri tarafından eğitim hayatlarıyla ilgili karar verilecek. BM Uluslararası
Çocuk Hakları Sözleşmesi ki dünyada en çok kabul görmüş ve 25’nci yılını
kutladığımız 2014 yılında bu düzenleme çocuk hakları yönüyle Türkiye’nin hem de
parlamento gündeminde daha fazla yer tutmalı. Bu ayrıca Türkiye’deki etnik ve
mezhepsel ayrımcılığı da körükleyecektir. Hükümet’in özgürlük iddiasıyla
eğitimde o zaman dini grupların kendi sembollerini de taşıma hakkı tanınması
gerekir. Buna karşı argüman ise kız çocukları başları kapalı diye eğitime devam
etmesin mi diye üretilebilir. Ancak bırakın çocuklar 18 yaşına gelsin ve reşit
olduktan sonra kendi kararlarını versinler. Ortada bu yönden kız çocuklarına
verilmiş hak yok” şeklindeki açıklamalarını da aktardı.
Yorumlar
Yorum Gönder