Gevşemezsek kesin "hayır"lı olacak...
Referandumun
gerçekleşmesine az bir süre kaldı. Şu an itibariyle "Hayır"ın önde
olduğu ama aradaki farkın kapanamaz boyutta olmadığı görülüyor. Bu koşullarda
maratonun "son yüz metre"sinin önemi çokça artıyor. Rehavet bir yana
eforun daha da artırılması gereken kısa ama çok belirleyici, çok zorlu bir
süreç bekliyor hepimizi...
Şöyle ifade
edelim: Örneğin "Hayır" kanadı rehavete, gevşemeye başlarsa, bu son
on gün içinde göstereceği performansla "Evet" seçeneğinin referandumu
kazanması hiç düşük bir olasılık değil. Ama eforlarını daha da arttırırsa
"Hayır"cıların kazanmayı garantilemeleri bir yana, en az 5 puan fark
atmaları da düşük bir olasılık değil...
Yorgunluğun panzehiri moral ve doğru
öncelikler...
Uzun ve
zorlu bir kampanya dönemi yaşandı şu ana kadar. Dolayısıyla yorgunluk ve
rehavet emareleri mutlaka görülecektir. Bu tür uzun soluklu kampanyalarda
"yorgunluk" fiziksel olduğu kadar -hatta daha çok- moral unsurlarca
belirlenir.Kazanacağına olan inancı/morali yüksek olan taraf daha az yorgunluk
gösterir. Bu yüzden moral motivasyonun yüksek tutulması büyük önem
taşımaktadır.
Yaşanacak
olanın alelade bir seçim değil, ülkenin rejimi ve geleceği üzerinde belirleyici
sonuçlar yaratacak tarihsel önemde bir siyasal olay olduğunu bilince çıkarmak
rehavet ve yorgunluk tuzağına düşmemeyi sağlayacak en etkili panzehir
olacaktır.
Ayrıca bu
türden nispeten uzun süreli kampanyalarda, çalışmaların içerik ve yöntem olarak
yeknesaklaşması da bir rehavet kaynağıdır. Kampanyanın son düzlüğünde yeni bir
heyecanı tetikleyecek araç/yöntem/içerik değişiklerine gidilmesi alandaki
güçleri rutinin sıkıcılığından kurtarabilecektir.
Ve hepsinden önemlisi zamanın ve enerjinin azaldığı bu son süreçte başarılı olabilmek, var olan zaman ve enerjiyi katma değeri yüksek alanlara yoğunlaştırabilmekle doğru orantılı olacaktır.
Elimizdeki
tüm veriler sonuç üzerinde genelde büyük kentlerin, özelde de büyük kentlerde
geçen seçimde AKP'ye oy veren Kürt kökenli yurttaşlarla, merkez sağ kökenli
yurttaşların ve MHP'ye oy vermiş laiklik ve cumhuriyet duyarlılığı yüksek
kesimlerin tercihlerinin belirleyici olacağını göstermektedir.
En etkili ve
başarılı olanları başta olmak üzere alandaki güçleri İstanbul, Ankara, İzmir,
Bursa ve Adana'da yoğunlaştırmak ve büyük illerdeki söz konusu toplumsal
kesimler üzerinde derinliğine bir propagandaya yönelmek, son on günlük süreç
açısından başarının en temel halkası olacak gözükmektedir.
Seçime katılım oranı ve AKP taktiği...
Gerek
anketler gerekse birebir aktarılan gözlemler "Hayır" eğilimli
olanların içinde "ne yaparlar ederler 'Evet' yine kazanır" yargısının
hala küçümsenemez oranda olduğunu gösteriyor. Ayrıca hem tüm kararsızlar
arasında hem de AKP içindeki kararsızlarda "Hayır" eğilimin daha
baskın olduğu da bir başka önemli veri.
CHP Grup Başkanvekili Özel, referanduma sayılı günler kala
Saray ve AKP’nin, manipülatif anketlerle durumu lehine çevirmeye
çalışabileceğini belirtmişti. Özel, “AKP, anket bombardımanıyla ya umutsuzluk,
yılgınlık ya da rehavet ortamı yaratarak katılım oranını düşük tutmaya
çalışabilir” ifadelerini kullanmıştı.
Bu önemli bir uyarıdır. Bu ve benzeri oyunları bozmak, morali
hep üst düzeyde tutmak ve tam tersine bir ruh halini egemen kılmaya çalışmak
önem taşımaktadır.
Provokasyonlara
ve sandık güvenliğine dikkat...
Referandum
süreci maalesef büyük bir gerilim, çatışma ve baskı ortamında geçiyor. AKP'nin
kaybetme lüksü ve tahammülü yok. Ama aynı zamanda etkili bir halk/oy desteği
yaratmak açısından da tüm barutlarını tüketmek üzere. Bu koşullarda baskıyı,
gerilimi, kutuplaştırma ve çatışmayı beslemek dışında bir hareket kabiliyetine
de sahip değil.
Haziran
seçimlerinde etkili bir performans gösteren Demirtaş'ın enterne edilmesi,
HDP'nin her türlü baskı, yıldırma, engelleme ile karşılaşması bu korkudan
bağımsız değil. Ha keza Akşener başta tüm MHP'li muhaliflerin karşılaştığı
baskı ve engellemeler de.... Sokakta "Hayır" çalışması yapanlara
yönelik fiili polis saldırıları ve gözaltılar da... Belçika ve Sivas'ta
yaşananlar ise bu korkunun her an silahlı saldırganlığa dönüşebileceğine
yönelik ilk kötü sinyaller...
Aynı zamanda
kaybetme korkusu sandık hilelerine başvurma eğilimini de kuvvetlendirecektir.
Daha şimdiden yurt dışındaki oylamalarda sandık gözetmenleri iki
"evet"çiye hileli/mükerrer oy kullanırken suçüstü yaptılar.
Şiddet ve
hileyle referandumun kazanılamayacağı netleşirse, referandumu ertelemek için
provokatif gerekçeler üretilmeye çalışılması da son derece muhtemeldir.
Bu yüzden
provokasyonlar ve sandık güvenliği konusunda gerekli siyasi uyanıklığa ve
hazırlığa sahip olmak gerekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder