DEUTSCHE WELLE: “KIRIM’IN RUSLAŞMA SÜRECİ”
Kırım Yarımadası, yüzyıllar boyunca büyük güçler arasında el
değiştirdi. 1774 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile ilişiği kesilen Kırım, şu
sıralar Rusya ile Batı arasındaki nüfuz mücadelesinin odağına yerleşiyor.
Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle’nin analizi şöyle:
Kırım yüzyıllar boyunca Orta Asya’dan göç eden halklara ev
sahipliği yaptı. İskitler, Antik Yunan, ardından Romalılar ve Hunlar,
Venedikliler, Osmanlılar, Ruslar…Yarımadada hüküm süren büyük devletlerin
sadece birkaçı. Kırımlı Tatarlar’ın 15’inci yüzyılda kurduğu Kırım Hanlığı üç
yüzyılı aşkın bir süre varlığını sürdürdü. Yarımada Osmanlı hâkimiyeti, kısa
süren bağımsızlık ve Rus ilhakının ardından dönemin Ukrayna Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti’ne devredildi.
Yaklaşık iki milyon nüfuslu Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin en
büyük iki kenti, başkent Akmescit (Simferopol) ve liman kenti Akyar
(Sivastopol). Karadeniz kıyısındaki Yalta kenti de, 1945 yılında İngiliz,
Amerikan ve Rus liderler Winston Churchill, Franklin D.Roosevelt ve Josef
Stalin’in katıldığı, Avrupa’nın dağılımına yönelik konferansla tarihe geçti.
1774 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında
imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı’dan koparak bağımsız olan
Kırım, hemen ardından 1783 yılında Rusya tarafından ilhak edildi. Çariçe
Katerina, Kırım’a Rus nüfusu yerleştirdi, Kırımlı Tatarlar ülkenin iç
kesimlerine sürüldü.
Ancak Kırımlı Tatarlar için asıl sürgün 1942’de başlayacaktı.
1942’de Alman orduları Sovyetler Birliği’ne bağlı Kırım’a girdiklerinde
yaklaşık 20 bin Tatar Ruslara karşı Almanlara destek verdi. Stalin ise bunun
intikamını ağır bir şekilde alacaktı. Kırımlı Tatarlar kitleler halinde Orta
Asya’ya sürüldü. Tahminlere göre yollarda yaklaşık 200 bin kişi öldü, pek çoğu
Türkiye’ye kaçtı. 1944-1979 yılları arasında yarımadada neredeyse Kırımlı Tatar
nüfus kalmamıştı. Resmî olarak vatanlarına ancak 1989’da Sovyetler Birliği’nin
dağılmasının ardından dönebildiler. Günümüzde nüfusun yüzde 10 ila 12’lik kesimini
oluşturuyorlar.
Kırım Yarımadası, 1954 yılında dönemin Sovyet lideri Nikita
Kruşçev tarafından o dönemki Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne
devredildi. Kruşçev’in Ukrayna kökenli olması Rusların bu hamleye hep şüpheyle
yaklaşmasına neden oldu.
Kırım Özerk Cumhuriyeti, Ukrayna’da Rus kökenli nüfusun büyük
çoğunluğu oluşturduğu tek bölge. Daha çarlık döneminde Kırım’a yerleştirilen
Rus Karadeniz filosunun 2040’lı yıllara kadar burada kalması da anlaşmalarla
garanti altına alınmış durumda.
Kırım’da halk arasında da Sovyet psikolojisi sürüyor. 2008’de
yapılan bir kamuoyu yoklaması, Kırım nüfusunun neredeyse yüzde 15’lik bölümünün
kendilerini kültürel açıdan ‘Sovyet’ olarak nitelendirdiklerini ortaya
koymuştu. Ankete katılanların yarısından çoğu kendini kültürel açıdan Rus
olarak görürken, soruya ‘Ukraynalı’ yanıtı verenlerin oranı yüzde 8,3’te
kalmıştı.
Kırım’da kültürel sınır, uzun dönem Rus ve Ukraynalılar
değil, Hristiyan Rus ve Ukraynalılar ile Müslüman Tatarlar arasında çekildi.
Kırım halkı içinde 1942 olayları ile ilgili olarak tüm Tatarların Nazi
işbirlikçisi olduğunu düşünenlerin sayısı hâlâ oldukça fazla. Son yıllarda
çeşitli Rus politikacı ve medyanın, Kırım Tatarları arasında İslamcılar olduğu
yönündeki uyarıları da önyargıları güçlendiriyor. Ukrayna yasalarına göre
kendilerine ait bir merkez camisi kurma hakları bulunan Tatarlar buna rağmen
cami için on yıl mücadele vermek zorunda kaldı ve sonunda 2011 yılında
Akmescit’in (Simferopol) kenar mahallelerinden birinde kendilerine arazi tahsis
edildi.
Kırım’da Tatarlar ile Rus Kozaklar arasında da sık sık
olaylar çıkıyor. Rus milliyetçisi Kozakların bir kısmı izci grupları gibi, bir
kısmı ise paramiliter birlikler şeklinde örgütlenmiş durumda.
Yaklaşık 800 kilometre uzaklıktaki Kiev’de Rusya yanlısı
Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç protesto hareketiyle devrilirken, Kırım’da
Tatarlar sokaklara dökülerek muhalif harekete destek verdi. Sürgünün taze
hatırası ve günümüzde Kozaklarla yaşanan sıkıntılar ve dışlanma, Tatarların
Ukrayna’daki Batı yanlısı muhalefeti desteklemesine neden oldu. Pek çok Tatar,
Batı’daki Ukraynalılardan ne bekleneceğini bilmese de Kırım’ın Rusya’ya
bağlanması seçeneğini felaket senaryosu olarak görüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder