“Creteaus Dikmensis”i bilir misiniz?


“Creteaus Dikmensis”i  bilir misiniz?

 

BU YALNIZCA BİR “DİKMEN ALICI” ÖYKÜSÜ DEĞİLDİR?

 


Romanlarda ve öykülerde eski İstanbul ve eski Ankara betimlemeleriyle karşılaştığımızda
içimiz sızlar inceden… Evet belki yürüyen merdivenlerimiz yoktu eskiden, cüzdanlarımızı işgal etmiş kredi kartlarımız, çılgınca tüketim tutkusunu tatmin ettiğimiz büyük alışveriş merkezlerimiz, elimizden düşmeyen cep telefonlarımız; cafelerde kullanabildiğimiz laptopumuz, internetimiz…


Evet bunları betimlemez o romanlar: Genellikle şöyledir o romanlardaki bahar tasvirleri… “Kış karşı dağlardaki ve damlarımızdaki bembeyaz örtüsünü toplayıp uzaklaşırken; yerini erik ağacının beyaz çiçeklerine bıraktı. Mimozaların sarısı, badem ağaçlarının sarıya çalan çiçekleriyle birleşirken, çocukların mutlu çığlıkları sokakları kaplamaya başladı.  Büyük amcam ise, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın şiirlerinde geçen eşsiz kokularının peşinden gitmek için erguvanların çiçek açmasını sabırsızca bekliyor.”  

Laptoplarımız olsun elbette, yürüyen merdivenlerimiz ve cep telefonlarımız da, ama bunun bedeli insanın doğadan alınıp beton yığınları içerisinde ruhsuz ve yabancılaşmış bir hayata mahkum edilmesi olmasın…

Kentler ve ağaçlar…

Paris’e gidenler anlatırlar Paris’in nasıl bir atkestanesi ve kokarağaç ormanı görüntüsüne sahip olduğunu; Tokyo’ya gidenler şehri kaplayan kiraz ağaçlarının güzelliğini hafızalarına yerleştirirler. O ağaçlar, kent kimliğinin asli unsurlarından biri olmuşlardır. İzmir’in lalesi ve palmiye ağaçları gibi; Hatay’ın defne ağaçları gibi;  Antalya’nın portakalı, turuncu gibi…

Ama ne yazık ki çok önemli bir fark var… Paris, Tokyo gibi şehirlerde bu yeşil dokusu gittikçe geliştirilirken; bizim illerimizden çığlıklar yükseliyor… Tarihi mimari yapılarımızın, yerel bitki ve hayvan varlıklarımızın yok edilişe yönelik isyan çığlığı bu…

Yok olan bitki hazinesi

Türkiye‘de bitkilerin teşhis merkezleri de denebilecek olan herbaryumlar genellikle üniversitelerin botanik bilim dalarında yer alır. Ankara’da ilk herbaryum 1933 yılında Almanya’dan gelen öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kurt Krause tarafından Yüksek Ziraat Enstitüsü bünyesinde kurulmuştur. Bu herbaryum daha sonra 1948 yılında Fen Fakültesi Botanik Enstitüsü’ ne taşınmıştır. Burada bulunan bitkilerin listesi 1952 yılında Hikmet Birand tarafından “Türkiye Bitkileri” adı altında yayınlanmıştır. Kurt Krause, Türkiye’den topladığı örnekleri (yaklaşık 5600 örnek) Berlin Üniversitesi Botanik Müzesi’ne vermiştir. Türkiye florası için tarihi değer taşıyan bu koleksiyon, 1943 yılında Berlin’e yapılan bombardıman sonucunda yanarak kül olmuştur. Bugün üniversitelerin botanik bölümlerinde küçük küçük herbaryumlar var ama böylesi büyüklükte bir bitki koleksiyonuna sahip olanı hala mevcut değil. Belki birileri bu sesi duyar ve yeniden büyük bir herbaryumu ülkemize kazandırmak için harekete geçer, kim bilir…

Dikmen Alıcı ya da “Creteaus Dikmensis”

Ankara… Prof. Dr. Mecit Vural’a göre, florası 99 familya ve 495 cinse ait 1365 çiçekli bitki türüne ev sahipliği yapan bir coğrafya… Bunlardan 22’si ise endemik, yani yalnızca Ankara’ya özgü… Peki neredeler şimdi tarihleri Ankara’dan eski olan, bu topraklara sağlık, güzellik ve kimlik kazandıran bitki türleri? Biz söyleyelim, bunlardan birinin tümüyle nesli tükenmiş, 8’nin nesli “çok tehlikede” kategorisinde, geri kalan 13’ü ise “tehlikede” kategorisinde yer alıyor. Yani mevcut duyarsızlığın sürmesi koşullarında birkaç kuşak sonra bu 22 endemik türün hiç biri doğada kalmayacak.

Örneğin son yıllarda yaşam mücadelesi veren ve Gölbaşı’nın kıyısında yer alan iki kilometre karelik dar bir alana sıkışıp kalan yanardöner (Centaurea tchihatcheffii) türü çiçek de bazı çevre dostlarının sayesinde bir yok oluşun eşiğinden son anda döndürüldü. Yanardöner’in son yaşam alanında,  Ankara Valiliği Çevre Vakfı’nın (ANÇEVA) orman içi dinlenme alanı olarak düzenlemek için başlattığı faaliyetler az daha bu bitki türünün sonunu da getirecekti. Allahtan bazı çevre dostları durumu zamanında fark etti ve ısrarlı uyarılarda bulundu da, Ankara Valiliği şimdilik bu çalışmayı durdurdu. 

Dikmen Alıcı da, yaşam savaşı veren, kendi toprağında yaşam hakkı elinden çalınmış nice bitki varlığımızdan yalnızca biri. Yine de şanslı sayılır Dikmen Alıcı… Çünkü Dikmen Dağı’nda, onun sesini duyan, endişelerini paylaşan gerçek bir bilim ve doğa insanıyla karşılaşmış… Prof. Hikmet Birand, bağ evleriyle ünlü Dikmen’in hemen arkasındaki Çal Dağı’nın doruğunda yaşlı bir alıç ağacıyla karşılaşmış; belli aralıklarla o tepeleri ziyaret ettikçe, “Dikmen Alıcı” ile dertleşmiş, sohbetler yapmış. … 1968 yılında da, “Alıç Ağacı ile Sohbetler” ismiyle kitaplaştırmış bu sohbetlerini…Creteaus Dikmensis” adını vermiş ona ve bu isimle dünya botanik literatüründe bilinir kılmış. Kitabı tamamladıktan kısa bir süre sonra, Birand Hoca, yaşlı alıç ağacının kesilerek yok edildiğini öğrenmiş…

Dikmen Alıcı Parkı

Ama Hikmet Birand sayesinde Alıç Ağacı’nın yardım isteyen sesi bugünlere ulaşabildi ve bu sesi duyan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Işık Kansu, bu sesi çevre dostlarına ve Çankaya Belediyesi yönetimine ulaştırdı. Bu sayede Dikmen Alıcı yeniden kendi öz topraklarına kavuştu.

Bugün Dikmen- Karakusunlar da Çankaya Belediyesi’ne ait Dikmen Alıcı Parkı var artık. Çankaya Belediyesi bir vefa borcu olarak parka Hikmet Birand’ın adını da eklemeyi düşünüyor. Parkta şimdilik 200 Dikmen Alıcı var. Bu sayının 1000’e ulaştırılması hedefleniyor.

Kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok hastalık açısından şifa kaynağı olması bir yana, Alıç Ağacı’nın çok güzel çiçekleri ve meyveleri var. Önce beyaz renkli çiçekleri sonra da sarı ve kırmızı renklerden oluşan ve muşmulayı andıran meyveleri yeniden ve mutlulukla açmaya başlayacak Dikmen Alıcı’nın…

Minicik kız çocukları bu meyveleri toplayıp başlarına taç; boyunlarına kolye yapacaklar… Hiç kuşku yok ki, Dikmen’i ve Ankara’yı bir başka sevecekler artık.

Ankara’nın 22 endemik bitki türü

Achillea ketenoglui
Aethionema dumanii
Astragalus physodes subsp. acikirensis
Astragalus beypazaricus
Astragalus demirizii
Astragalus densifolius subsp. ayashensis
Astragalus kochakii
Astragalus trichostigma
Astragalus yildirimlii
Campanula damboltiana
Campanula ekimiana
Centaurea halophila
Centaurea tchihatcheffii
Cytisus acutangulus
Isatis glauca subsp. galatica
Muscari adili
Salsola grandis
Salvia aytachii
Sideritis galatica
Silene cserei subsp. aeoniopsis
Verbascum gypsisola
Verbascum heterobarbatum

Ankara’dan isim alan bitkiler:
Crocus anycrensis
Jurinea ancyrensis
Paracaryum ancyritanum
Dianthus ancyrensis
Verbascum ancyritanum

 

1-Nesli Tükenmiş (Ex)
Minuartia corymbulosa var. breviflora

2-Çok Tehlikede (CR)
Campanula damboldtiana
Centaurea tchihatcheffii
Salsola grandis
Isatis glauca subsp. Galatica
Astragalus beypazaricus
Astragalus demirizii
Muscari adili
Johrenia polyscias

3-Tehlikede (EN)
Aristolochia rechingeriana
Asyneuma linifolium subsp. nallihanicum
Campanula ekimiana
Centaurea halophila
Puccinellia anisoclada subsp. melderisiana
Paronychia kurdica var. fragilis
Astragalus panduratus
Astragalus physodes subsp. acikirensis
Astragalus trichostigma
Vicia parvula
Ornithogalum demirizianum
Verbascum gypsicola
Prangos denticulata
 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-