PARİS CİNAYETİ ÖRGÜT İÇİ HESAPLAŞMA MI?


22.01.2013 14:48:12 | Gündem
Fransa'nın başkenti Paris'te 9 Ocak'ta üç PKK'li kadının öldürülmesiyle ilgili soruşturma
kapsamında Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins, "Başlıca şüpheli 1982 doğumlu Ömer Güney. Sakine Cansız ile en son görüşen kişi. Ömer Güney 2 yıldır PKK üyesi" açıklamasında bulundu. Böylece Paris cinayetlerinin örgüt içi infaz olduğuna ilişkin tartışmalar ve kanaatler de yeniden yoğunlaştı.
Ömer Güney'in suikasta kurban giden kadınları tanıdığı ve özellikle Sakine Cansız ile daha yoğun bir ilişki içinde olduğu görülmekte. Güvenlik kameralarına yakalanan katil zanlısının cinayetin işlendiği büroya Sakine Cansız ile birlikte geldiği saptandı.
Kürt tarafı ne diyor? 
Konuyla ilgili açıklama yapan Paris'teki Kürt çevrelerince katil zanlısının Kürt kökenli ve PKK ile organik ilişki içinde olan biri olduğu iddiaları reddedilirken, zanlının ilgili çevrelere ara sıra uğrayan ve sima olarak tanınan biri olduğu teyid ediliyor. Zanlının Türk kökenli olduğu ve ailesinin Türk milliyetçisi olduğu ise bir başka iddia.
Örgüt içi hesaplaşma nedir? Nasıl olur?
Gelişmeler örgüt içi hesaplaşma-infaz tartışmalarını güncelleştirse de, aslında böyle bir ihtimalin hala ve her şeye rağmen en zayıf ihtimal olduğunu belirtmek gerekir. Öncelikle 'örgüt içi hesaplaşama nedir ve nasıl olur?'sorusuna bugüne kadarki bilgiler dahilinde yanıt aramaya başladığımızda, bu olayın hiçbir yönüyle örgüt içi hesaplaşma ve/ya infaz olayına benzer bir nitelik taşamadığını görmekteyiz. Örgüt içi hesaplaşma/infaz genellikle iki durumda meydana gelir. Cinayete maruz kalan kişinin ya örgüte ihanet ettiği iddiasının mevcut olması gerekir ya da bu cinayetin örgüt içindeki ciddi bir bölünmenin dışa vurumu olması gerekir.  Kimse birinci olasılıktan söz etmiyor zaten. Genellikle barıştan yana olamayan PKK'lilerin, özel de Suriye uyruklu PKK önderlerinden Bahoz Erdal kanadının bu cinayette parmağı olduğu iddiaları seslendiriliyor. PKK tipi örgütlerin iç yapılanmasını bilenler bu örgütlerde farklı eğilim ve düşüncelerin olabileceğini ama bunların kendilerine özgü ve az çok süreğenleşen ayrı bir uygulama ve pratiğin temsilcisi olamayacağını, bu tür durumlarda örgüt içinde kesin kopuşa doğru çok belirgin bir kamplaşma, çatışma ve bölünmenin yaşanacağını bilir. Hele Abdullah Öcalan'ın barış iradesini sabote etmek için Sakine Cansız gibi örgütün simge isimlerinden birine yönelik bu tür bir cinayetin "açık meydan okuma" niteliği söz konusu olduğunda, örgütün hiçbir kanadının örgütten ayrılma kararı ve iradesi göstermeden böyle bir olaya yeltenemeyeceği açıktır. Örgüt içinde çok önemli bir liderin öldürülmesine varacak denli bir ayrışma varsa, bunun daha önceden de herkes tarafından görülebilecek açıklıkta kendini dışa vurmuş olması beklenirdi.
Derin PKK olur mu?
PKK yapılanmasını az çok bilenler bu örgütten yönetim kademesinin, yönetim kademesi içinde de liderin özel bir etkisi olduğunu ve bunun dışında ve bu yapıyı aşabilecek güçte hiçbir derin yapılanmaya izin verilmeyeceğini yakinen bilirler. Abdullah Öcalan'ın yakalanması ve İmralı'da örgütten büyük ölçüde yalıtık durumda bulunması bu durumu zayıflatsa da,  tümüyle ortadan kaldırmış gözükmemektedir. Bunun en önemli belirtisi de, örgütteki liderlik çekişmesi ve beklentisinin hiçbir zaman kendini açık biçimde ifade edebilecek gücü bulamamasıdır. Öyleyse PKK içinde eğer derin yapılanma(lar)dan söz edilebilecekse bu ancak değişik istihbarat örgütlerinin PKK içindeki uzantıları ile ilgili olabilir. Bu tür yapılanmalara başta Türk istihbarat örgütleri olmak üzere çok değişik ülke istihbarat örgütlerinin sızmaya ve zaman zaman yönlendirmeye çalıştığı ise herkesin bilgisi dahilinde olan bir durumdur.
Katil zanlısı profili.
Katil zanlısının değişik tarihlerde çekilmiş fotoğrafları bizde bu kişinin giyim tarzı, duruş ve bakış biçimiyle tipik bir PKK militanı olmadığı izlenimini yaratmaktadır. Bir biçimde PKK'nin, özellikle de Sakine Cansız'ın çevresine girmeyi başarmış olan bu kişi, her an dengesiz bir davranış göstermeye olduğu kadar eskiden beri bir gizli servisin ajanı olmasa bile, para ve lüks vaatleri ile kullanılmaya yatkın bir görüntü vermektedir. Zanlı'nın kısa bir süre içinde yakalanması profesyonel bir ajan olmadığına, olayı inkar etmesi ise, eğer gerçekten cinayetleri o işlemişse, bu cinayetlerin sıradan bir cinayet olmadığına ilişkin işaretler olarak kabul edilebilir. Öyle gözükmektedir ki Paris cinayetleri daha çok tartışılacağa benzemektedir. Bu cinayetlerin Ömer Güney isimli şahıs tarafından işlenip işlenmediği, işlendiyse bir gizli servisin işi (kuvvetli ihtimal) ya da kişisel bir dengesizlik sonucu işlenmiş bir cinayet (küçük ihtimal) olup olmadığı henüz açık değildir.
Ömer Güney'in kurbanlarla daha önce tanışıyor olmasından kalkarak bu işin örgüt içi hesaplaşma/infaz olduğunu iddia etmek ise hem çok kolaycı ve hem de mantıksal değerlendirme çerçevesi içinde gerçeği açıklama gücü en zayıf ihtimal gibi gözükmektedir.
Türkiye muhtemelen işin arkasını biliyor.
Paris cinayetlerinin üzerinden daha henüz birkaç saat geçmeden Türkiye cephesinden, hem de hükümetin etkili birkaç ismince aynı anda, cinayetleri örgüt içi infaz olarak niteleyen açıklamaları bir tesadüf saymak çok zor görünmektedir. Bu işin içinde Türk istihbarat örgütlerinin parmağı var mıdır bilinmez ama Türk İstihbaratı'nın olayın olduğu ilk günden itibaren olayla ilgili malumat sahibi olması kuvvetle muhtemel gözüküyor.
Cinayetlerin verdiği mesaj.
Paris cinayetlerinin ardından yapılan ortak yorum bu cinayetlerin, Öcalan ile devlet eksenli yürüyen barış görüşmelerini sabote etmek amacını taşıdığı yönündeydi. Fakat sonraki süreçte barış görüşmelerinin zedelenmesi bir yana daha da somutlaştığına ve hızlandığına tanık olundu. Acaba Paris cinayetleri barış görüşmelerini engellemek amacını değil de tam aksine sürdürülmesini ve hızlandırılmasını sağlamaya mı yönelikti? Birileri, PKK'nin liderlik kadrosuna, 'sizleri bireysel anlamda istediğimiz anda yok edebilecek güce sahibiz; dolayısıyla ölmek istemiyorsanız; bu süreçte zorluk çıkarmayın, uzlaşıcı olun' mesajını mı vermek istedi? Eğer böyleyse PKK liderlerini bu kadar kolaylıkla yok edebileceğine yönelik mesajı en inandırıcı biçimde verebilecek olan güç kim ya da kimlerdir?
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-