Financial
Times gazetesi, Türkiye’nin
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile bilinmezliğe girdiğini yazdı.
İngiliz
Financial Times gazetesi Daniel Dombey imzalı makalesinde, “Ağustos ayında
yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda kamuoyundan Putin usulü bir yönetim tarzına
geçiş eleştirilerinin artacak. Yerel seçimlerden başarıyla çıkan Erdoğan daha
büyük bir sınava hazırlanıyor. Başbakan Erdoğan eğer aday olursa kazanma şansı
son derece yüksek. Ancak asıl bilinmezlik ise ülkenin ilk doğrudan seçilen
Cumhurbaşkanı’nın ne kadar yetkiyle donatılmış olacağı” ifadelerini kullandı.
“Ülkenin
doğrudan seçilen ilk Cumhurbaşkanı’nın Vladimir Putin modeline mi, yoksa
tamamen sembolik görevi olan İngiltere Kraliçesi’ne mi daha yakın olacağı
belirsiz. Türkiye’nin yakın siyasi tarihi ikinci seçeneğin daha olası olduğunu
gösteriyor” denilen makalede, “Son 25 yılda iki kez etkili Başbakanlar
Cumhurbaşkanlığı makamına çıktı ve siyasetteki etkilerini kaybetti. Abdullah
Gül’ün Cumhurbaşkanlığı da büyük ölçüde sembolik bir rol olarak kaldı. Ancak
Erdoğan seçilirse siyasetin arka planında kalmayı kabullenecekmiş gibi
gözükmüyor” yorumuna yer verildi.
Financial
Times’ta yer alan makale şöyle devam etti:
“Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanı olması durumunda Çankaya’nın uzun süredir hiç kullanılmayan
yetkiler uyandırılabilir. Erdoğan’ın daha önce ‘Cumhurbaşkanı elindeki
yetkilerin tümünü kullanmalı’ dediğini biliyoruz. Çankaya’nın bakanlar kurulunu
toplama ve kurula başkanlık etme yetkisi Erdoğan döneminde sıkça
kullanılabilir. Mart ayındaki yerel seçimler uzun soluklu bir mücadelenin ilk
ayağı oldu. Erdoğan’ın önünde riskler var. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP)
yerel seçimlerde aldığı oylar 2011 genel seçimine kıyasla 2 milyon daha az.
Eğer AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı beklenenden daha az oyla seçilirse yeni
Cumhurbaşkanı yetkilerini dilediği kadar rahat kullanamayabilir. Bu durumda
Başbakan Erdoğan’ın elindeki siyasi güç azalabilir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı
seçilmesi durumunda kamuoyunda Putin usulü bir yönetim tarzına geçiş
eleştirilerinin arttığı da görülecektir”.
Yorumlar
Yorum Gönder