AP ULUSLARARASI TİCARET KOMİTESİ RAPORTÖRÜ RINALDI: “KIBRIS SORUNU ÇÖZÜLENE DEK DOĞRUDAN TİCARET TÜZÜĞÜ BUZDOLABINDA BEKLETİLECEK”
Avrupa Parlamentosu (AP) Uluslararası Ticaret Komitesi
Raportörü Niccolo Rinaldi, Kıbrıs sorunu çözülene kadar Doğrudan Ticaret
Tüzüğü’nün (DDT), buzdolabında bekletilmeye devam edeceğini söyledi. Rinaldi,
DDT ile ilgili kararın Avrupa Konseyi’ne ait olduğunu, burada da Kıbrıs Rum
tarafı ve Yunanistan’ın vetosunun söz konusu olduğunu kaydetti.
AB Haber’in aktarımına göre, Avrupa Parlamentosu (AP)
Uluslararası Ticaret Komitesi Raportörü Niccolo Rinaldi, Kıbrıs’ta bir anlaşma
olmadan Kuzey’in doğrudan ticarete girişmesinin imkansız olacağını belirtti.
Kuzey Kıbrıs Gazetesi’ne konuşan Rinaldi, Doğrudan Ticaret
Tüzüğü (DDT) ile ilgili hazırladığı raporun, Avrupa Parlamentosu’nda dönem sonu
olmasıyla bir ilgisi olmadığını, sadece bir çalışma kağıdı niteliği taşıdığını
söyledi.
Rinaldi, DDT’nin Avrupa Konseyi’nin kararına bağlı olduğunu,
bunu hayata geçirmek için konseyde herhangi bir görüş ışığı bulunmadığını
kaydetti.
2004’te gündeme gelen DTT, Kıbrıs Rum Yönetimi ve
Yunanistan’ın Avrupa Konseyi’nde koyduğu veto yüzünden 10 yıldır hayata
geçirilemiyor.
Avrupa Komisyonu tarafından, Mali Yardım Tüzüğü ile birlikte
konseyin onayına sunulan DDT, Avrupa Birliği ile KKTC arasında doğrudan ticaret
yapılmasını sağlayacaktı.
Raporun yayınlanmasının ardından AB çevrelerinden oldukça
olumlu tepkiler aldığını söyleyen Rinaldi, DDT ile ilgili kararın tamamıyla
konseye ait olduğunu, adada bir çözüm olmadan Kıbrıs’ın kuzeyi ile AB arasında
doğrudan ticaretten bahsetmenin çok zor olacağını söyledi.
Rinaldi, “Korkarım ki bu konu, Kıbrıs sorununa bir çözüm
bulunana kadar buzdolabında kalmaya devam edecek” dedi.
İtalyan parlamenter Niccolo Rinaldi, geçtiğimiz aylarda
hazırladığı Doğrudan Ticaret Tüzüğü (DTT) ile ilgili çalışma belgesinde,
yıllardır ‘Arafta’ olan önerinin ileriye götürülmesi gerektiği görüşünü ortaya
koymuştu.
“Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Ait Olan Ancak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin
Etkin Kontrolü Altında Bulunmayan Bölgelerle Özel Şartlar Altında Ticaret İçin
Komisyon Tarafından Önerilen Konsey Düzenlemesi” başlığı altında yayınlanan
çalışma belgesinde, DTT ile ilgili yapılan öneriler, adanın güneyde tepkilere
neden olmuştu.
Rinaldi, hazırladığı raporda, mevcut ekonomik ve finansal
kriz nedeniyle adadaki belirsizliğin daha kötü hale geldiğini, mevcut statüko
nedeniyle ne Kıbrıslı Rumların ne de Kıbrıslı Türklerin ekonomik
potansiyellerine tam olarak ulaşamayacaklarını belirtmişti.
Rinaldi, DTT’nin içerisinden
geçtiği sürece raporda yer verirken, AB Komisyonu ile AB Konseyi’nin
önerinin AB birincil hukuk mu, yoksa uluslararası ticaret kapsamında mı
değerlendirileceği konusunda anlaşamadığını kaydettiği raporda şu ifadelere yer
vermişti: “Raportör, bu dosyanın etrafındaki yasal ve siyasi hassasiyeti
anlıyor ancak komisyon, son birkaç yılda yapılan çeşitli yasal temizlik
çalışmaları sırasında bu dosyayı ne geri çekmemesi ne de ilerleme için
bastırmaması, söz konusu önerinin Araf’ta kalmasına neden oldu. Bu yıl Kıbrıs
sorununun BM’nin gündemine gelişinin 50. yıldönümü. Raportör, iki toplum
arasında yakın geçmişteki görüşmeler ve sonuçta 11 Şubat 2014’te ortaya çıkan
ortak açıklama nedeniyle temkinli bir iyimserlik içerisindedir”.
Rinaldi, devam edem müzakerelerin başarıyla sonuçlanması
halinde komisyonun hızlı bir şekilde harekete geçmesi gerektiğine işaret
ederek, doğrudan ticaretin “AB serbest ticaret anlaşma maddelerinin orada en
iyi şekilde nasıl uygulanabileceğini değerlendirmesi; Kıbrıs’ın Kuzeyi’nin, AB
Müktesebatı’nın ticaret ile ilgili kısmının en iyi şekilde üstlenmesi için ne
tür finansal ve teknik yardım gerekecek; ve Kıbrıslı Türkleri devam eden
ticaret müzakerelerine nasıl dahil edileceği” konularında uygulanabilmesinin
garanti altına alınması gerektiğini kaydetmişti.
Raportör Rinaldi, komisyonun DTT ile ilgili attığı adımı
doğru yönde atılmış bir adım olarak selamlarken, uygulamanın işleyebilir
olabilmesi için, mevcut siyasi durumu da göz önünde bulundurarak, birkaç
yönünün yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret etti. İ
Rinaldi’nin DTT için
öngördüğü yapısal değişiklikler:
Tüzüğün isminin
değiştirilmesi:
“Tüzük, ‘Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ olarak adlandırılmamalı.
Adı yanıltıcı olabilir ve tartışma yaratabilir çünkü doğru olmamasına rağmen,
adada farklı otoritelere yetki verir izlemini yaratıyor. Daha doğru olarak şu
isim verilebilir: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin Kuzey kısmı ile ticareti kolaylaştırmak için geçici maddeler.
Bu enstrümanın özel, kalıcı olmayan ve geçici doğasının altının çizilmesi
gerekiyor.”
Denetleyici birim
önerisi:
“Bu tüzüğün uygulaması ve Kıbrıs’ın kuzeyi ile ticareti kontrol
edecek, denetleyici bir birim kurulması. Bu denetleyici birim, AB yetkilileri
ve Kıbrıs Türk toplumunun ‘hükümetinin’ değil, Ticaret Odası’nın
temsilcilerinden oluşmalıdır. Komisyon’un yaptığı önerinin 2. ve 5.
paragrafında KTTO veya Komisyon tarafından yetkilendirilmiş başka bir yapının
gerekli izinleri verebileceğini belirtiyor. Raportörün düşüncesi, AB
temsilcileri ile KTTO temsilcilerinden oluşacak belli bir yapıya yetki
verilmesidir.
Sona erme hükmü:
Tüzüğün yürürlüğe girmesinden beş yıl sonra, Komisyon’un
işleyişe dair bir öncesi-sonrası etki değerlendirmesi yapmasının ardından,
tüzüğün yenilenmesi için normal yasal bir süreç gerekli olacaktır. Bunun
ardında yatan fikir açıktır: Deneyelim, eğer işlemezse beş yılın sonunda süresi
dolacaktır.”
Diğer hedef kuzeyle
güney arasındaki ticareti artırmak:
“Tüzüğün bir diğer hedefi de adanın kuzey ve güneyi
arasındaki ticareti artırmak olmalıdır. Yeşil Hat Tüzüğü’nün ekonomik etkisi
zayıf kaldı. 2012’de, hattın iki tarafı arasındaki ticaretin değeri, 2011’dekinden
üç kat daha azdı. Bu keskin düşüşün nedeni, kuzey Kıbrıs’tan hükümetin kontrolü
altındaki bölgelere yapılan ve Temmuz 2011’de başlayıp Mart 2012’de duran
elektrik satışıdır. Elektrik satışını dikkate almadığımız zaman, Yeşil Hat
ticaretinin, uygulamaya konduğu 2004’ten bu yana dördüncü kez arka arkaya,
kısmi olarak ekonomik ve finansal kriz nedeniyle düştüğünü görüyoruz (2011’de
€4,827,454’dan 2012’de €4,040,018’a %17’lik düşüş). Kıbrıslı Türklerin AB
ülkelerine yaptığı ihracat, 1980 yılında toplam ihracatın %77.5’ini
oluştururken, bu rakam 2006’da, Yeşil Hat Tüzüğü ve AB’nin genişlemesine rağmen
%14.8’e düştü. 2008’in sonunda, Yeşil Hat Tüzüğü, toplam uluslararası ticaretin
%12’sini sağlıyor”.
Yorumlar
Yorum Gönder