Pakistan asıllı Britanyalı yazar Tarık Ali Birgün gazetesine konuştu,
BİRGÜN: Avrupa ve ABD’nin Suriye’ye savaş
açmayı reddetmesi sonrası, Türkiye’nin Suriye politikalarını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Türkiye ve ABD’nin Suriye’ye aynı pencereden bakmıyor
olmalarının nasıl etkileri oldu?
T.ALİ: Türkiye’nin dış politikası viraneye
dönmüş durumda. Erdoğan burada bir inisiyatif alabileceğini düşündü, Suriye’de
savaşı provoke ederek Suudi’leri ve ABD’yi memnun etti, ama başarısız
oldu. Ruslar, böyle bir çözümü reddetti,
İngiltere Parlamentosu savaşa karşı oy kullandı ve Pentagon da ABD Kongresi
gibi en hafif deyimiyle soğuk davrandı. Libya’daki yenilgi onlara ağır geldi.
Böylece Türkiye tecrit edilmiş oldu. Erdoğan’ın yurttaki ve dışarıdaki
maceraperestliği işe yaramadı.
BİRGÜN: Seymour Hersh’in Türkiye’nin
Suriye’deki sarin gazı kullanımında parmağı olduğu yönündeki iddialarını nasıl
yorumluyorsunuz? Bu iddialar Suriye-Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler?
T.ALİ: Hersh’e güveniyorum. Haberi
güvenilir. Açık ki Esad’ın düşmanları ne gerekiyorsa yapıp ABD’yi çatışmanın
içine çekmeye çalıştı. Denediler. Başarısız oldular. Bu işe karışan Türkiye
politikacıları mahkemede yargılanmalılar, fakat bu ancak eğer Obama-Gülen
istese olur. Yargılanmaları mümkün görünmüyor, çünkü Türkiye bir NATO ülkesi ve
NATO’nun suçları asla suç olarak tanımlanamaz. O halde farzımahal sarin gazi
‘insani bir müdahaleydi’...
BİRGÜN: Hersh’in iddialarını ABD neden
yalanladı?
T.ALİ: ABD, müttefiklerinin suçlarının
üzerini örter. Burada yeni bir şey yok. Hersh’in haberlerinin çoğu resmi olarak
yalanlanır, fakat daha sonra doğrulanır. Onun ortaya çıkardığı Ebu Garib
işkenceleri de yalanlanmıştı...
BİRGÜN: Bu iddialardan önce Türkiye
Dışişleri’nde bizzat Dışişleri Bakanın’ın ve MİT Müsteşarı’nın katılımıyla
yapılan bir toplantının ses kayıtları yayınlandı. Suriye’de bir savaş için
kendi topraklarını bombalayabileceklerinden bahsediyorlardı... Bu ateşli
arzunun altında yatan ne? Türkiye bir savaş halinde kandan başka ne kazanacak?
T.ALİ: Bölgesel bir güç olarak güç
gösterisinde bulunmak istiyorlar fakat bir NATO ülkesi bunu asla Washington’dan
gelen bir yeşil ışık olmadan yapamaz. Belki Gülen cemaati tarafından kızdırılan
Erdoğan Washington’u kışkırtmak istiyor... Dikkatli olmalı çünkü bu, ansızın
onun kariyerini bitirebilir...
BİRGÜN: ABD’nin ılımlı İslam projesi çöktü
mü? ABD’nin başka bir yönelimi mi var? Suriye’de ve Mısır’da yaşanan gelişmeler
bu yeni yönelimle mi ilgili?
T.ALİ: Evet, ben de öyle düşünüyorum.
Türkiye Ilımlı İslam modeli olarak addedildi. Erdoğan ve partisi NATO’nun en
sevdiği İslamcılardı. Ama artık değiller...
BİRGÜN: Müslüman Kardeşler Mısır’da ve Suudi
Arabistan’da terör listesine alındı. Libya ve Tunus’ta da darbe aldılar.
Bölgede Müslüman Kardeşler temelli projeler çöktü mü?
T.ALİ: Müslüman Kardeşler’in bittiğini düşünmüyorum,
fakat modern kapitalizmi kapsayarak ABD’den onay beklemeye yeltenmeleri ve
Filistinlilerin kuyularını kazarak itibarlarını gösterme çabaları açıkça
başarısız oldu.
BİRGÜN: Ortadoğu’da ve Afrika’da emperyalizm
sınır tanımıyor. Batı ülkeleri radikal İslamcı grupları sebep göstererek
kolayca ülkeleri işgal ediyor. Demokrasi ve özgürlük kavramlarını kullanarak
yapıyorlar bunu... Bu barbarlığın bir sınırı yok mu?
T.ALİ: Hayır. Bir süre daha bu böyle
gidecek. Africom bu yüzden kuruldu.
BİRGÜN: Batı’nın Erdoğan’a desteğinde bariz bir azalma var.
Erdoğan gözden çıkarıldı mı, yoksa bu bir uyarı mı?
T.ALİ: Evet. Biraz daha uygunsuz
davranmazsa gözden çıkarmayacaklar...
BİRGÜN: AKP’yle Gülen Cemaati arasındaki çatışmayı nasıl
yorumluyorsunuz? Bu politik atmosfer dışarıdan nasıl görünüyor?
T.ALİ: Gülen, bana kalırsa, Türkiye’nin
hiçbir şekilde bağımsız olmasını istemiyor. Çok sağlam bir ABD destekçisi ve
Erdoğan’ın kibrini sevmedi, onu teşhir etmek için yolsuzlukları kullandı.
Çatışma henüz bitmedi, fakat Gülen Cemaati kendini Küresel İmparatorluğa daha
da ılımlı İslamcılar olarak sunuyor...
BİRGÜN: Gezi Direnişi sırasında
yayınladığınız bir videoda direnişçilere seslenmiş ve bu direnişin “Bütün
Avrupa için bir umut” olduğunu söylemiştiniz. Gezi’yi hâlâ aynı yerden mi
okuyorsunuz?
T.ALİ: Evet, fakat bütün bu hareketlerin
yoksun olduğu şey dayanma gücü. Neden? Çünkü ellerinde politik bir enstrüman
yok ve böyle bir enstrüman üretmeyecekler. Güney Amerika ya da en azından Yunan
(Syriza) modelini takip etmeyi reddediyorlar! O zamana kadar yapabileceğimiz
şey umut etmek...
Yorumlar
Yorum Gönder