LATİN AMERİKA BÜYÜK YAZARINA AĞLIYOR
Nobel
Edebiyat Ödüllü Latin Amerikalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in yaşamını
yitirmesi tüm Latin Amerika’yı üzüntüye boğdu. Başta ülkesi Kolombiya olmak üzere
Güney Amerika’daki bütün televizyonlar yazarın ölüm haberiyle birlikte yayın
akışlarını değiştirdi, gazeteler internet sayfalarını tamamen ‘Gabo’ya ayırdı.
Geride
Yüzyıllık yalnızlık, Kırmızı Pazartesi,
Kolera Günlerinde Aşk gibi roman öykü ve gazete haberlerinden oluşan 42 eser
bırakan Kolombiyalı yazar geçen hafta akciğer ve idrar yolları iltihabı
teşhisiyle yattığı hastaneden taburcu edilmişti
‘Gabo’ ya da
‘Gabito’ adıyla bilinen yazar 1982’de aldığı Nobel ödülünün yanında Bulgaristan
Dimitrov Ödülü, Meksika Aztek Kartalı Ödülü, Küba Felix Varela Onur Nişanı,
Fransa Legion d’Honeur nişanı gibi
birçok ödül kazanmıştı.
Gabriel
Garcia Marquez’in yaşamından kareler...
Gabriel
Garcia Marquez 1927’de Kolombiya’nın kuzeyinde Magdalena’ya bağlı Aracataca kasabasında
doğdu.
Sonradan
kendisinin de anlattığı gibi, doğduğu kasaba özellikle Yüzyıllık Yalnızlık
romanının mekanı olacak, dedesinin evinde her gece okuduğu Binbir Gece
Masalları ve büyükannesinin anlattığı yerel masallar, romanlarındaki büyülü
anlatımının altyapısını oluşturacaktı.
Öğrenimi
için taşındığı başkent Bogoto’da liseden sonra hukuk fakültesine kayıt yaptırdı
ama mezun olamadı. Yazma tutkusu ağır basınca gazeteci olmaya karar vererek
karış karış dolaştığı ülkeden derlediği hikayeleri El Universal’de yazmaya
başladı.
Alabora olan
bir savaş gemisinden kurtularak on gün denizin ortasında yaşam savaşı veren
denizcilerle yaptığı röportajlardan oluşan ve daha sonra kitap olarak basılan
Bir Kayıp Denizci yayınlanan ilk haberi oldu.
Garcia
Marquez her ne kadar romanlarıyla tanınsa da gazeteciliğe aşıktı ve hayatının
sonuna kadar da bu tutkusundan vazgeçmedi.
“Köpek gibi
acı çeksen de en iyi meslek gazeteciliktir” diyerek bu tutkusunu defalarca dile
getiren yazar Avrupa’nın çeşitli
şehirlerinde ve Rusya’da yıllarca El Espectador’un muhabiri olarak çalıştı.
Rusya’da
çalışırken Albaya mektup yazan kimse yok’u yazmaya başladı. Bir dönem Paris’te
kaldıktan sonra memleketi Kolombiya’ya dönerek çocukluk aşkı Mercedes Barcha
ile evlendi.
Her zaman
sosyalist olduğunu söyleyen ve bir röportajında “Dünyanın sosyalist olmasını
istiyorum ve inanıyorum ki er ya da geç öyle olacak” diyen Garcia Marquez,
Fidel Castro’yla çok yakın iki dosttular.
Küba
devriminine sempati duyan ve destekleyen yazar 1959’da Castro’yla tanıştı. Küba
devrimi ve Fidel lehine sayısız yazı ve röportaj yayınladı.
Küba’ya
uygulanan ABD ambargosunu her fırsatta
kınadı. Castro’yu politika ve edebiyat üzerine sohbet edebildiği kültürlü
birisi olarak tanımlayan Garcia Marquez, ülkesi Kolombiya’ya dönünce Prensa
Latin’in temsilciliğini yapmaya başladı. Daha sonra New York’ta bir dönem
çalıştıysa da Küba karşıtları ve CIA’den aldığı ölüm tehditleri nedeniyle Meksika’ya taşınarak Prensa Latin adına
haberler yapmayı sürdürdü.
Her zaman
aktif olarak politikanın içinde olan yazar Kolombiya hükümeti ve gerilla
örgütleri EZLN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) ve sonraları FARC (Kolombiya Devrimci
Silahlı Güçleri) arasındaki barış
görüşmelerinde arabuluculuk yaptı.
Yorumlar
Yorum Gönder