Eşitlik ve özgürlük ideali ve Cinslerarası eşitlik sorunu...


 

İnsanlık yüzyıllardır eşitlik ve özgürlük idealini seslendiriyor.

Bu büyük ideallerin mücadelesini veriyor.

İnsanlığın geleceğine ilişkin en büyük umut kaynağımız da böyle bir düşünce ve mücadelenin varlığı…

Bu mücadelenin tam ve kesin olarak, tutarlı biçimde verilebilmesi için, eşitlik ve özgürlük idealinin peşinden giden bizlerin, kendimize sorması gereken çok önemli bir soru var:

Acaba bizim eşitlikçiliğimiz ve özgürlükçülüğümüz ne kadar tam?

Biz ne zaman bu idealleri tam ve tutarlı olarak içselleştirmiş sayılırız?

Sınıfsal, dinsel, mezhepsel, etnik vb konularda…

Evet tüm bunlar doğru ama yeterli mi?

Bizler tüm bunlarla birlikte aynı zamanda cinslerarası  ve cinsel tercihler konularında da eşitlik ve özgürlük idealini içimize sindirememişsek, beynimizin önemli bir yerinde eşitsizliğin ve tahakkümcülüğün yaşam alanı bulmasına izin veriyoruz demektir…

Hangi sınıftan, ulus ve etnik kimlikten, din ya da mezhepten olursak olalım; cinsel ve cinsel tercihe bağlı ayrımcılık hep içimizde, yanı başımızda bir yerlerde…

En köklü ve belki de en fazla meşrulaştırılmış bir eşitsizlik biçimi ile karşı karşıyayız…
Aslında aile içinde başlayan erkek(baba) anne (kadın) erkek çocuğu ve kız çocuğu hiyerarşisi bizim tüm toplumdaki hiyerarşik ve eşitsiz ilişkileri meşrulaştırmamızı, olağan ve değiştirilemez görmemizi sağlayan en temel sosyal-kültürel ve ideolojik etmen...

Hatta o kadar köklü ve meşrulaşmış bir ayrımcılık var ki; “çizginin dışı”na çıkanlar hemen yaftalanıyor; dışlanıyor ve hatta bir adım ötede nefret suçlarının birincil hedefi haline geliyorlar…

Kuramsal açıdan bakınca bu alandaki eşitlik ve özgürlük idealinin en tutarlı savunucusu biz sosyalistleriz... Zira diğer tüm dinsel ya da laik ideolojiler cinselliği metalaştırmaya, kutsallaştırmaya ya da tabulaştırmaya yöneliktirler. Kadını eni sonu evin içine ait görmek ve bu yolla onları yedik, ikincil, tali bir insanlık gücü olarak algılamak tüm diğer ideolojilerin ortak eksenidir. Bu konudaki tek farklı tutum sosyalistlere aittir.

Bu böyledir ama sosyalistler  olarak acaba, eşitlik ve özgürlük idealinin en önemli konu başlıklarından biri olarak gördüğümüz cinslerarası ve cinsel tercihe bağlı ayrımcılığın ortadan kalkması konusunda pratik alanda  gereken çaba ve duyarlılığı göstermeyi bizlerde gerektiği ölçüde önemsiyor ve gündemleştiriyor muyuz?  Öyle değil  ne yazık ki.

Bu bizim eşitlik anlayışımızda gedikler yaratacak, tartışmalı hale getirecek  çok ama çok önemli bir eksikliktir.  

Eşitlikçiliğimizin ve özgürlükçülüğümüzün bu konudaki eşitlikçi ve özgürlükçü tutumla tamamlanacağını ve garanti altına alınacağını unutmamız gerikiyor..

Sınıfsal, etnik, dinsel, mezhepsel ve -elbette- cinsel ayrımcılığın ortadan kalktığı eşitlikçi ve özgürlükçü bir Dünya ve Türkiye özlemiyle…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-