nternet Sansürüne Dünya Tepkili




WASHINGTON POST: “YASA, ENDİŞELERE NEDEN OLDU”

 Washington Post gazetesi internet kısıtlamasına ilişkin, “Bilgileri kontrol etme isteği endişelere neden oldu” dedi.

Amerikan Washington Post gazetesi, ‘Türkiye’de İnternet Yasakları Endişelerin Artmasına Neden Oldu’  başlıklı haberinde, “Söz konusu yasa hükümetin yolsuzluk skandalıyla ilgili bilgileri kontrol etme isteği olarak algılandı ve bu nedenle endişeleri artırdı” diye yazdı.

EL CEZİRE: “KULLANICILAR, BİLGİLENDİRME OLMAKSIZIN KAYIT ALTINA ALINABİLECEK”

El Cezire kanalı, “Yeni yasayla kullanıcıların kayıtları herhangi bir bilgilendirme olmaksızın kayıt altına alınabilecek” dedi.

Katar merkezli El Cezire kanalı, ‘Türk Parlamentosu İnternet Yasaklarını Kabul Etti’ başlıklı haberinde “Yeni yasayla birlikte kullanıcıların kayıtları herhangi bir bilgilendirme olmadan yetkililer tarafından kayıt altına alınabilecek” ifadesini kullandı.

 

 

 

 

AGENCE FRANCE PRESSE: “YASAKLAR ALARM VERİCİ”

AFP ajansı  Türkiye’deki internet yasaklarının alarm verici olduğu yorumunu yaptı.

Fransız haber ajansı, “Türkiye’deki internet yasakları alarm verici.  Türkiye’de ‘gizliliği ve gençleri korumak’ için kabul edilen internet yasakları i ifade özgürlüğüne darbe vurdu ve otoriterliği artıracak” dedi.

NEUE OSNABRÜCKER: “HIRSLI ERDOĞAN, RAKİPLERİNİ BÖYLE SUSTURMAYI AMAÇLIYOR”

Neue Osnabrücker gazetesi,  “Hırslı Erdoğan rakiplerini böyle susturmayı umuyor” dedi.

Almanya’da yayınlanan Neue Osnabrücker gazetesi, “Türkiye Başbakanı’nın Berlin ziyaretinin dönüm noktası olduğuna inananlar, yanıldı. Ankara’ya döner dönmez internet sayfalarının mahkeme kararı olmaksızın kapatılmasını öngören bir yasayı meclisten geçirdi. Bunun için söylenebilecek tek sözcük var: Sansür. Hırslı Erdoğan rakiplerini böyle susturmayı umuyor. Aynı zamanda halkın özgür ve kapsamlı biçimde bilgi almasını da engelliyor. Neyse ki Erdoğan, Türkiye demek değil, neyse ki yakında seçimler var. Bu seçimler halkın ne istediğini açıklığa kavuşturacak: Erdoğan’ın sultan olduğu bir Türkiye mi yoksa özgür bir demokrasi mi?” şeklinde kaydetti.

WESER KURIER: “ERDOĞAN, ÜLKESİNE İYİLİK YAPMIYOR”

Weser Kurier  gazetesi internet yasası ile ilgili, “Erdoğan otoriter bir ruhun şekillendirdiği yasa ile Brüksel’de geride kalan kredisinin güvenilirliğini de tüketmiş oluyor. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından bu zararı tamir etse bile geriye güvensizlik kalıntıları kalacak. Erdoğan ülkesine iyilik yapmıyor” diye yazdı.

Alman Weser Kurier gazetesi haberine şöyle devam etti:

“Türkiye Başbakanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmak istediği bir yılın başında. Her şey bu amaca yönelik tabi. 59 yaşındaki politikacı Cumhurbaşkanlığı Köşkü yolunda işte bu nedenle sözde hükümet düşmanı komplocuların üzerine sert biçimde gidiyor: Binlerce polisin zorunlu görev değişikliği, Erdoğan hükümetine yönelik yolsuzluk suçlamalarının üzerine giden savcı ve hâkimlerin görev değişikliği ya da şimdi Meclis’ten geçen internet yasası... Erdoğan bunları yaparak, AB ile birçok köprüyü atmış oluyor. Birçok uzman yasanın en geç Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde durdurulacağı konusunda hem fikir. Ancak Erdoğan için Avrupa’nın direktifleri şu sıralar onun siyasi hedeflerinden daha az önem taşıyor. Erdoğan’ın geçen yıllardaki Avrupa politikası da Brüksel’le ilişkilerin donduğu gerilemelerle dolu. Ancak sonuçta her iki taraf görüşmeleri sürdürme konusunda fikir birliği sağladı. Büyük olasılıkla şimdi internet yasası konusunda da böyle olacak. Ancak Türkiye ve AB’nin ilişkileri bu krizden zarar almadan kurtulamayacak. Erdoğan otoriter bir ruhun şekillendirdiği yasa ile Brüksel’de geride kalan kredisinin güvenilirliğini de tüketmiş oluyor. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından bu zararı tamir etse bile geriye güvensizlik kalıntıları kalacak. Erdoğan ülkesine iyilik yapmıyor”.

SCHWABISCHE:  “BU GERİ ADIM BRÜKSEL TARAFINDAN CEZALANDIRILMALI”

Schwäbische gazetesi internet yasasının Türkiye’yi gerilemeye götürdüğünü belirterek, “Türkiye bu adımla hiç kuşkusuz otoriter bir devlet olma yolunda. Bu karar AB üyeliğinde bir geri adım ve Brüksel tarafından cezalandırılmak zorunda” ifadesini kullandı.

Alman gazetesinin haberi şöyle:

“İnternet Başbakan Erdoğan için seçimlerdeki en büyük tehdit. O ve partisi Adalet ve Kalkınma Partisi için izledikleri siyasetin seçimlerde dalgalandığı dönemler geride kalmış görünüyor. Yeni yasa gençliği koruma bahanesiyle bütün Türk medyasının tamamen aynı olmasını öngörüyor. Yanlış yaptığı konusunda hiçbir şüphesi olmayan, kendinden emin Erdoğan böyle yaparak, her otoriter devlet adamı gibi davranmış oluyor: İnternette kendisini eleştirenleri, muhalifleri susturmak istiyor, hoşa gitmeyen seslere kamuoyunda bir platform sunulmamasını sağlıyor. Türkiye bu adımla hiç kuşkusuz otoriter bir devlet olma yolunda. Bu karar AB üyeliğinde bir geri adım ve Brüksel tarafından cezalandırılmak zorunda”.

STRAUBINGER TAGBLATT: “AB, ERDOĞAN’A BRÜKSEL’İN TÜZÜKLERİNİ AÇIKLAMALI”

Straubinger Tagblatt ise “AB, hayatını Cumhurbaşkanlığı ile taçlandırmak isteyen Erdoğan’a şimdiye dek olduğundan daha somut bir biçimde Türkiye’nin ancak Brüksel Kulübü’nün tüzüklerine uyması halinde AB’de bir yere sahip olacağını açıklamak zorunda” yorumunda bulundu.

Alman gazetesi, “Erdoğan’ın Türkiyesi AB ile müzakere sürecinde yeni bir fasıl açmalı mı? Berlin ve Brüksel geleceklerini Avrupa’da gören Türklere aksi takdirde zarar verebileceğinden korkuyor. Ancak tam tersi doğru: AB, hayatını Cumhurbaşkanlığı ile taçlandırmak isteyen Erdoğan’a şimdiye dek olduğundan daha somut bir biçimde Türkiye’nin ancak Brüksel Kulübü’nün tüzüklerine uyması halinde AB’de bir yere sahip olacağını açıklamak zorunda” diye yazdı.

GUARDIAN: “TÜRKİYE, ZALİM İNTERNET YASASINI KABUL ETTİ”

İngiliz Guardian gazetesi, “Türkiye, zalim internet yasasını kabul etti” diye yazdı.

‘‘Türkiye yeni ‘zalim’ internet sınırlamalarını kabul etti’’ başlıklı haberindehükümetin, Parlamento’da kabul edilen yeni ağır internet kısıtlamalarını dayatmaya çalışması gerekçesiyle suçlandığını yazdı.

Gazete, çarşamba gecesi kabul edilen yasanın, Türkiye’de öfkeyle karşılandığını savunarak muhalefet partilerinin, hükümetin mahkemeleri atlatmak için daha sıkı kontrol getirmeye çalışmakla suçladıklarını dikkat çekti. Guardian, Meclisteki görüşmeler sırasında CHP Manisa milletvekili Hasan Ören’in, “Başbakan Erdoğan’ı Nazi lideri Hitler’e benzeterek ‘iktidara gelince demokrasiyi geliştireceğinizi söylediniz ancak şimdi Hitler gibi faşizmi getirmeye çalışıyorsunuz. Adolf Hitler de iktidara geldiğinde aynı metotları kullanmıştı” sözlerini de aktardı.

FINANCIAL TIMES: “YASA, AB TARAFINDAN SERT ŞEKİLDE ELEŞTİRİLİYOR”

Financial Times gazetesi, Parlamento’da kabul edilen ve internet erişiminde kısıtlamalara giden yeni kanunun Avrupa Birliği yetkililerince sert bir biçimde eleştirildiğini yazdı. Çarşamba günü kabul edilen yasanın Cumhurbaşkanı Gül’ün onayını almasının beklendiğini aktaran gazete, “Yeni kanun Avrupa Birliği yetkililerince sert bir biçimde eleştirildi. Yasanın Türk telekomuna kişisel hakların çiğnenmesine yönelik bir varsayım durumunda birkaç saat içinde web sitesine engelleme yetkisi getirdiğini bildirdi. İngiliz gazetesi, perşembe günü AB yetkililerinin, internet servis sağlayıcılarının son iki yıl boyunca geçmişi taramak suretiyle online yorumları izleyebilecek olmasının ifade özgürlüğüne uygun olmadığını açıklamalarını aktardı.

TIMES: “HÜKÜMET, YOLSUZLUK SUÇLAMALARINI BASTIRMAYA ÇALIŞMAKLA SUÇLANDI”

İngiliz Times gazetesi ise Parlamento’da kabul edilen internete sansür yasasının ardından hükümetin, yolsuzluk suçlamalarını ve sessiz muhalefeti bastırmaya çalıştığı gerekçesiyle suçlandığını yazdı.

Hükümetin yolsuzluk suçlamalarını ve sessiz muhalefeti bastırmaya çalıştığı gerekçesiyle suçlandığını kaydeden gazete, ifade özgürlüğüne yönelik tecavüzün arttığına yönelik korkular arasında Parlamento’nun, internet yasasını kabul ederek hükümete web sitelerini engelleme ve internet sağlayıcılarına detaylı verileri teslim etmesi için zorlanmasına izin verdiğini yazdı.

SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER ÖRGÜTÜ: “TÜRKİYE’DE SANSÜR GELENEK HALİNE GELDİ”

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Basın Sözcüsü Christoph Dreyer, TBMM’den geçen internet yasasını sansürü genişleten bir adım olduğunu belirterek, “Türkiye’de sansür gelenek halini aldı” dedi.

Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle’ye konuşan Dreyer, “Bu durumu çok problemli buluyor, Türkiye’de internetin sansürlenmesi ve kontrol edilmesi imkanlarını büyük ölçüde genişleten bir adım olarak görüyoruz. Zira bir yandan internet sayfalarının içerikleri nedeniyle kapatılması mümkün hale geliyor, örneğin siyasi çağrıda bulunan sayfalar. Çünkü ayrımcılık ya da hakaret içermesi internet sayfalarını kapatma kriteri olarak görülüyor. Diğer yandan bir hukuk devletine uygun kontrol kaldırılıyor ve bu, hakimler tarafından denetlenmesi çok zor bir kuruma devrediliyor. Sansür Türkiye’de bir gelenek halini aldı. Türkiye’deki yeni internet yasasının yolsuzluk skandalı sonrasına denk gelmesi tesadüf değil. Şu anda internette skandalla ilgili kritik bilgiler, son derece tayin edici dosyalar paylaşılıyor. Bu dosya ve bilgilerin bulunduğu sayfalar erişime engelleniyor. Sorun yalnızca bu sansür değil. Bunların hepsi Erdoğan’ın ve AKP’nin internetteki egemenlik sahasını genişletmeye çalıştığı bir bağlam içerisinde meydana geliyor. Bu da hükümetin, internetin kamuoyu oluşturma konusunda ne gibi bir Güce sahip olduğunu anladığını ve internet üzerinde kontrol kurmaya çalıştığını gösteriyor”.

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ: “YASA, SANSÜRÜ KOLAYLAŞTIRACAK”

Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner, yasa ile internet üzerindeki kontrolü, yargı denetiminden uzaklaştırıp daha çok hükümetin ellerine bırakacağını belirterek, “Yasa hedeflenmiş sansürü kolaylaştıracak” dedi.

Guardian gazetesinin haberine göre, Gardner, “Yasa, internet üzerindeki kontrolü daha fazla hükümetin ellerine verirken yargı denetiminden uzaklaştırması kaygı verici. Zaten hükümet, düşünce ayrılığına ve muhalif görüşlere çok az tolerans göstermişti Yasa bireysel Twitter profilleri" sansürü gibi "hedeflenmiş sansürü kolaylaştıracağını" savundu.

İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ (HRW): “CUMHURBAŞKANI GÜL YASAYI VETO ETMELİ”

İnsan Hakları İzleme Örgütü siteleri üzerinden yayınladıkları yazıda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye’nin zaten kısıtlayıcı olan İnternet yasasına yapılan bir dizi yeni değişikliği veto etmesi gerektiğini belirtti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü siteleri üzerinden yayınladıkları yazıda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye’nin zaten kısıtlayıcı olan İnternet yasasına yapılan bir dizi yeni değişikliği veto etmesi gerektiğini belirtti.

Yazıda ayrıca şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi 5 Şubat 2014 akşamı hükümetin internet üzerindeki denetimini arttıran, kullanıcıların çevrimiçi faaliyetlerine tamamen erişebilmesini sağlayan ve çevrimiçi içerikleri mahkeme kararı olmadan engelleme yetkisini arttıran bir dizi kanun maddesini oyladı. Meclis bu maddeleri, üzerlerinde kapsamlı müzakere yapmadan veya uzmanlardan gereğince görüş almadan kabul etti”.

İnsan Hakları İzleme Örgütü kıdemli Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb  de, “Şu an Türkiye’nin son ihtiyacı olan şeyin daha fazla sansür. Türkiye’nin bilgiye erişim hakkı, ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği hakkına saygı gösterme yükümlülüğünü ihlal etmemesini sağlamak için Başkan Gül bu yeni düzenlemeyi veto etmelidir” şeklinde konuştu.

FREEDOM HOUSE: “OBAMA, TÜRK MUHATAPLARA YÜKSEK SESLE SESLENMELİ”

Freedom House, “Obama Türkiye’deki demokrasiye yönelik tehdidin ciddiyetini yavaş kavrıyor. Türk muhataplara yüksek sesle seslenmeli” dedi.

ABD’nin önde gelen insan hakları örgütlerinden Freedom House (Özgürlük Evi), Başkanı David Kramer Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, Türkiye’de demokrasiye yönelik tehdidin ciddiyetini yavaş kavramakla suçladığı Obama Yönetiminin Türkiye’deki rahatsız edici gelişmeleri Başkan Obama’dan başlayarak en üst düzeyinden Türk muhataplara yüksek sesle iletmesi gerektiğini söyledi

“(Eski) Dışişleri Bakanı Hillary Clinton birkaç yıl önce Türkiye ziyaretinde bu konuda konuştu, ama Bakan John Kerry fazla bir şey söylemedi” ifadesini kullanan Kramer,  “Yakın geçmişe kadar sıklıkla görüşen Başkan Barack Obama ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki temaslar da durma noktasına geldi. Avrupa Birliği bu konuda daha aktif girişimlerde bulunuyor ama  Obama yönetimi aynı çabayı sarf etmiyor. Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone Türkiye’deki demokrasi sorunları konusunda açık sözlü.  Amerikan yönetiminin ise kendi büyükelçisinin açıklamalarına destek vermiyor görünmesi, Türkiye’deki olaylara ilgisiz kaldığını gösteriyor. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü alanında yaşanan gelişmeler konusundaki kaygımızı göstermek zorundayız. Bunun sadece Obama yönetimi değil, Kongre tarafından da dile getirilmesi de gerekiyor.  Kongre’nin bu konuda bir oturum düzenlemesinin yararlı olacağını düşünüyorum”.

Amerika’nın Sesi ayrıca, ABD’nin öenmli think tank kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi’nin Türkiye uzmanı Steven Cook’un, “ Abdullah Gül’ün 2007’de Cumhurbaşkanlığına gelmesinden sonra hükümet demokratik reformlarda geriledi. Başbakan Erdoğan’ın çevresinde kendisine farklı bir yol izlemesini söyleyecek kimse kalmadı. Amerikan yönetimi Türkiye’ye stratejik müttefik olarak baktığı dönemlerde önemli bir fırsat kaçırdı. Başkan Obama, 2010 sonlarından 2011’e kadar Başbakan Erdoğan’la yaptığı 13 görüşmede, Türkiye’deki demokrasi sorunlarına değinmedi. Dost acı söyler sözü Türkiye’yle ilişkilerde işe yaramadı. Amerikan yönetiminin artık açık konuşması gerekiyor. ABD’nin Türkiye’ye İslam dünyasının ortasında demokratik ve liberal bir güç ve model olarak bakması hatalı. Amerika’nın artık politikasını sertleştirmeli” şeklindeki değerlendirmelerini de aktardı.

AB KOMİSYONU: “ENDİŞELİYİZ”

Avrupa Komisyonu Sözcüsü, Türkiye’de kabul edilen yeni internet yasasının AB’de endişeleri artırdığını bildirdi. Avrupa Komisyonu Sözcüsü, Türkiye’de kabul edilen yeni internet yasasının AB’de endişeleri artırdığını bildirdi.

AB Sözcüsü, kabul edilen yeni internet yasasının nasıl karşılandığına ilişkin soruya, “Bu yasa burada şimdi ciddi endişeleri yükselttiğini söyleyebilirim. Türk halkı daha fazla bilgiye, daha fazla şeffaflığa layık, daha fazla kısıtlamaya değil. Bizim için durumun böyle kabul edilme nedeni kabul edilen yasa ifade özgürlüğüne ciddi kısıtlamalar getirmesi. Örneğin internet sağlayıcıları için içeriklerini izleme yükümlülüğü getiriyor, bunların tarihçesi iki yıl tutulacak, Telekom yönetiminin otoritesinin artırıyor, yargısal gözden geçirmeyi sınırlandırıyor. Yani, Yasanın Avrupa standartlarına çekilmesi gerekir. AB Komisyonu bu yasanın Avrupa standartlarına çekilmesinde yapılacak değişiklikler konusunda Türk yetkililere yardımcı olabilir” yanıtını verdi.

Deutsche Welle, “Amerikan ekonomisindeki toparlanma işaretleri dünyada dengeleri değiştiriyor. Fed’in tahvil alımlarını azaltma politikası nedeniyle Türkiye gibi kalkınmanın eşiğindeki ülkelerde şiddetli türbülanslar yaşanıyor” dedi. Alman yayın kuruluşu ayrıca, “Bankacılar ve yatımcılar arasında ‘Kırılgan Beşli’ deyimi giderek yerleşmeye başladı. Bu beşli, Güney Afrika, Türkiye, Brezilya, Hindistan ve Endonezya’dan oluşuyor. Bu ülkelerin ortak sorunu ise giderek daha da yükselen cari açıkları. Gelirlerinden fazlasını harcayan bu ülkeler yabancı sermaye akışlarına aşırı derecede bağımlı” ifadelerini kullandı.

Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle’nin analizi şöyle:

“Amerikan ekonomisindeki toparlanma işaretleri dünyada dengeleri değiştiriyor. Fed’in tahvil alımlarını azaltma politikası nedeniyle Türkiye gibi kalkınmanın eşiğindeki ülkelerde şiddetli türbülanslar yaşanıyor. Para birimleri değer kaybederken Türkiye gibi bazı eşik ülkeleri faiz artırımı silahına sarıldı. Ancak faiz ayarlaması ekonomiyle ilgili endişeleri gidermeye yetmedi. Yabancı yatırımcının sırt çevirmeye başladığı eşik ülkelerinde yabancı sermayeye bağımlılığın dezavantajları su yüzüne çıktı. Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi kalkınmanın eşiğindeki ülkeler şu sıralar, yabancı yatırımcıların para akımlarının ne kadar hızlı yön değiştirebildiğine dair acılı bir deneyim yaşıyor. Brezilya Merkez Bankası Başkanı Alexandre Tombini geçen ay Davos’ta, yabancı sermayenin eşik ülkelerinden çekilişini "bir elektrikli süpürge" etkisine benzetmişti. Eşik ülkelerinin yabancı sermayeye olan ihtiyacını uyuşturucu bağımlılığına benzetenler de var. Bankacılar ve yatımcılar arasında ‘Kırılgan Beşli’ deyimi giderek yerleşmeye başladı. Bu beşli, Güney Afrika, Türkiye, Brezilya, Hindistan ve Endonezya’dan oluşuyor. Bu ülkelerin ortak sorunu ise giderek daha da yükselen cari açıkları. Gelirlerinden fazlasını harcayan bu ülkeler yabancı sermaye akışlarına aşırı derecede bağımlı”

 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-