AKP’Lİ OSMAN CAN FINANCIAL TIMES’A YAZDI: “TÜRKİYE, DEMOKRASİSİNİ GÜLENCİLERE KARŞI KORUMALI”
Financial
Times gazetesi, AKP’li Osman Can’ın makalesine yer verdi.
Can, ‘Türkiye
Gülencilere karşı demokrasisini korumalı’ başlıklı makalesinde, Gülen Hareketinin nihai amacını kimsenin
bilmediği mutlak biate dayalı gizli bir dini hareket olduğunu belirterek, “Gülenciler
siyasi-askeri elitlerden daha büyük bir tehdit oluşturuyor” dedi.
“Türkiye, demokrasisini Gülencilere karşı korumalı. Gülenciler
siyasi-askeri elitlerden daha büyük bir tehdit oluşturuyor” diyen AKP’li Can, “Türkiye alınan bazı yargı kararları nedeniyle
krizde ve bu kriz demokrasinin kaderini belirleyecek. Gülencilerle bağlantılı savcıların
yürüttüğü soruşturma yolsuzlukla ilgili olduğu izlenimini verme amaçlı ancak
asıl hedef AK Parti hükümeti. AK Parti hedef alındı. Türkiye’deki yargı
sistemine Gülenciler sızdı. Türkiye’deki yargı sistemi 1930’larda Türklerin
üstünlük duygusundan, 1960 ve 1980 darbelerinden etkilenen hiyerarşik bir
sistem. Yargı Meclisten bağımsızdır. Ülkenin Kürtleri, Alevileri,
gayrimüslimleri ve muhafazakârlar, adalet adı altında yargı makamının korkusu
altında yaşadılar Nüfusun yüzde 50’sinin desteklediği AK Parti de 2008 kadar
yakın bir tarihte kendisini kapanmaktan zor kurtardı” ifadelerini kullandı.
2010’daki anayasa referandumuyla AB’nin de desteğiyle anayasa
mahkemesi ve HSYK’da değişiklikler yapıldığını kaydeden Osman Can,
“Referandumun amacı bu yargı organlarını daha çoğulcu hale getirmek oldu. Anayasa
değişikliği paketi, 2010 yılında referanduma gitmeden önce üye seçimini
düzenleyen maddeler Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptal edilmişti. Bu
değişiklik Gülencilerin kurumlara sızmasına neden oldu. Önemli değişlikler
mahkeme kararıyla iptal edilmiş, özellikle ordu ve yargı gibi devlet
kurumlarında merkez pozisyonları işgal eden Gülencilerin kurumlara sızmasının
önü açılmıştı. Gülencilerin anayasa referandumuna yaptığı destek çağrısını
hükümet o dönemde iyi niyetli gördü ve HSYK seçimlerinde demokrasi
yanlılarının, destek vermemeli durumunda, demokrasi karşıtı güçlerin kontrolü
ele geçirebileceği korkusuyla, Gülencileri destekledi” şeklinde kaydetti.
Can Gülen Cemaati’nin yargıdaki etkisine ilişkin, “Yargı erkinde
yalnızca yüzde 15’inin, toplumun da yalnızca yüzde 2-3’ünün desteklediği
Gülenciler Yargıtay ve Danıştay’ın, dolayısıyla tüm yargı erkinin kontrolünü
ele geçirdi. Bu kurumlar Yüksek Seçim Kurulu’nun başkanlığını da seçtikleri
için, Gülenciler gelecek yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaderini
etkileme gücüne sahip oldular” dedi.
Gülen Hareketini laiklik karşıtı, muhafazakâr milliyetçilik
zemininde bir hareket olarakta tanımlayan Osman Can makalesini şöyle noktaladı:
“Gülen Hareketinin ülkede,
devleti içeriden işgal ederek hâkimiyet kurmayı amaçladığı için demokratik
siyasetle her zaman sorunları oldu. Demokratların "ülkenin eski ordu
hâkimiyetine dayalı sistemiyle" mücadele ettiği bir dönemde Gülen Cemaati’nin
AK Parti’yi destekleyip partinin güvenini kazandı. Askeri vesayet sona
erdiğinde (Gülenciler) oluşan boşluğu doldurdu. Hükümet maalesef, gerekli
önleyici tedbirleri almakta başarısız oldu. Türkiye eski mücadelenin yeni bir versiyonuyla karşı
karşıya ve bu mücadele siyaseti anayasaya aykırı bir düzen içinde yeniden
şekillendirmeye çalışanlar güçler ile sistemi değiştirmeye çalışan demokrasi
yanlısı güçler arasında yaşanıyor. Bir zamanlar siyasi elitlerin
hâkimiyetindeki Türkiye’ye bugün, ellerindeki din kartıyla Gülenciler’in daha
büyük bir tehdit oluşturdu. Türk toplumu da Gülen Hareketi’yle mücadeleye
destek verdi. Demokrasilerde Meclisin kararları ve seçmenlerin onayının önemli.
AK Parti bu desteği, diğer demokratik aktörlerle uzlaşarak, iyi kullanmalı.
Türkiye’nin, çoğulcu ve katılımcı siyasetle uyumlu tam demokratik anayasal
sisteme duyduğu ihtiyaç artık daha fazla ertelenemez”.
Yorumlar
Yorum Gönder