GÜLEN: “YOLSUZLUK KONUSUNDA HERŞEYDEN HABERLERİ VARDI”
Fethullah Gülen yolsuzluk operasyonu, Cemaat, Kürt meselesi,
Alevilerle ilişkiler, Mavi Marmara ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği
mektup konularında BBC’ye konuştu.
MİT’in Başbakan’a yolsuzluklarla ilgili geçmişte bilgi
verdiğini ifade eden Gülen, “Her şeyden haberleri vardı” dedi.

Mavi Marmara ile ilgili diplomasi sonuna kadar
kullanılmalıydı. Bugün de olsa aynı şeyleri söylerim" diyen Gülen, Kürt
meselesi konusunda da örgütle müzakere yapılabileceğini de kaydetti.
BBC’nin Fethullah
Gülen’le yaptığı röportaj şöyle:
BBC: Türkiye’deki
yolsuzluk operasyonu ve bunun etrafında yaşanan gelişmeleri nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Fethullah Gülen: Neresinden başlayayım bilemiyorum
da… Bir yolsuzluk olduğu muhakkak. Bunu herkes kabul ediyor. Eskiden avam-havas
derlerdi. Halktan, okumuş insanlara, elite kadar herkes hemen meselenin
mahiyetini görüyor, biliyor. Değiştirmeye de kimsenin gücü yetmez. Fakat bir
rahatsızlık vardı herhalde, cemaate karşı bir rahatsızlık vardı. Bu vesile
ittihaz edildi. Esas o işi yapan hâkimler ve savcılar sağa sola savruldular. Benden
emir almaları mümkün değil yani, Türkiye’de her yerde, her şehirde, nerede
böyle bir hadise çıktıysa hemen polisin üzerine, orada savcının üzerine,
hâkimin üzerine yürüdüler. Onları kaldırıp attılar, daha evvel de öyle bir şey
yapmışlardı. Bunlar getirdikleri insanlar. Zannediyorum, bunlar da bir şey
yapsalar, bunlar da gider, yine başkalarını getirirler. Bu açıdan, öyle bir karmaşa
söz konusu zannediyorum. Benimle alakası yok bu meselenin. Başka vesilelerle de
arz ettiğim gibi, ben o işi yapan insanların, operasyonlara giren insanların
binde birini bile tanımıyorum. Bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim.
BBC: Sıklıkla
hareketinizi siyasetten uzak tutma isteğinizden söz ediyorsunuz. Son dönemde giderek
siyasi tartışmaların odağı haline gelmesi sürecinde pişmanlık duyduğunuz bir
durum ya da hareket oldu mu?
Fethullah Gülen: Pişmanlık duymam. Kaderi de tenkit
etmem. Onu tenkit sayılacak şeyler aklıma geldiğinde istiğfar eder. Biraz önce
söylediğim mülahazalara bağlayarak Rabbimizle münasebetimizi tam
tutamadığımızdan dolayı, Allah başkalarının eliyle cezalandırıyor bizi. Hadis
diye rivayet edilen bir söz var; Zalim Allah’ın kılıcıdır. Allah onunla intikam
alır sonra döner ondan da intikam alır. Pişmanlık değil ama bu vesile ile
kendimizle yüzleşebiliyorsak.. Hazret-i Ömer’e nispet edilen bir söz var: Hesap
faslı gelmeden kendinizle yüzleşin, hesaplaşın. Meseleye biraz böyle bakıyorum.
Bu, arkadaşlarımızın yaptıkları her şey milimi milimine doğruydu demek değil
yani.
BBC: AK Parti
iktidarının önemli bir dönemi boyunca, bu parti ile ortak bir zemin bulup,
belirli düzeylerde desteklediniz. Daha sonraki dönemde ise Kürt meselesinin
çözüm süreci ve Mavi Marmara olayı dolayısıyla İsrail ile ilişkiler üzerinden
ayrıştığınız ayrımlara gidildiği değerlendirmeleri yapılıyor.
Fethullah Gülen:
Hiçbir siyasi partiyle hiçbir zaman
bütün bütün aynı çizgide olmadık. Hangi parti olursa olsun, yani bu MHP de
olabilir, CHP de olabilir, AK Parti de olabilir, DYP de olabilir, ANAP da
olabilir; bu iki parti bugün yok gibi.
Bunların isabetli işlerini, yerinde işlerini desteklemek
insani bir vazife gibi geldi bize hep. Nitekim referandumda ben şimdiye kadar
hiçbir zaman demediğim bir şeyi dedim. Bu demokratik bir açılımdır. Demokratik
bir referandumdur. Bu mevzuda herkes ‘Evet’ demeli.
BBC: Hem Hizmet
hareketinden hem de karşı taraftan bazı figürler, Cumhurbaşkanlığı seçimine
kadar gerginliğin durulmayacağını ve Türkiye’de sulhun hâkim olmayacağı
anlamında ifadelerde buldular. Siz Türkiye’nin ve Hizmet’in yakın geleceğini
nasıl görüyorsunuz bu anlamda?
Fethullah Gülen: Hali hazırdaki bu isyan ruhu, bu kin
ve nefret ruhu çabuk bastırılamaz. Bir yönüyle, kırılan onurlar oldu, dokunulan
gururlar oldu. Bu birden bire bastırılamaz. Yeniden her şey böyle endazeden
geçirilmiş gibi ahengine getirilemeyebilir. Fakat ümidimi hiç yitirmedim ben,
yine olacağına inanıyorum. O mektup, son mektup meselesi de o istikamette bir
şeydi yani, Cumhurbaşkanı’nın gönderdiği bir arkadaş vasıtasıyla. Benim
talebeliğinden tanıdığım, Fehmi Bey, siz de bilirsiniz. Onlar da onu tasvip
ettiler, Sayın Cumhurbaşkanı da tasvip etti. Fakat muhatabın cumhurbaşkanı
olarak seçilmesi mi, yoksa mektupta öyle işte, karşılıklı, değişik kesimlerin,
medyadan değişik kesimlerin birbirlerini, sövüp saymamaları, bu işe bir son
verilmesi meselesi mi, Sayın Başbakanı rahatsız etti bu. Bunu açıktan açığa
konuştu, toplantıda konuştu. Toplantıda konuştu. Bir mabeyni hümayun var
herhalde zannediyorum çevresinde. Mabeyn, padişahların etrafındaki insanlara
deniyordu. Çevresinde zannediyorum meseleleri farklı intikal ettiriyorlar. Ben
hâşâ bir insanda öyle bir dengesizlik, hele paranoya falan var, buna ne kalbim
ne de vicdanım, ne de dilim varmaz böyle bir şey söylemeye. Ama bir yönüyle,
böyle rahatsız edici şeylere sevk ediyorlar sanıyorum arkadaşı.
Yorumlar
Yorum Gönder