FINANCIAL TIMES: “TÜRKİYE’DE SİYASİ VE KÜLTÜREL ÇATIŞMALAR REFAH SİSTEMİNE İLİŞKİN ENDİŞELERİ ARTIRIYOR”
Financial Times gazetesi, “Türkiye’de siyasi ve kültürel
çatışmalar refah sistemine ilişkin endişeleri artırıyor” diye yazdı.
İngiliz Financial Times gazetesi, Daniel Dombey imzalı ve ‘Türkiye: Değerler Çatışması’ başlıklı
haber analizinde, “Türkiye’de siyasi ve kültürel çatışmalar refah sistemine
ilişkin endişeleri artırıyor” ifadesini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti ve ailesini de
kapsayan yolsuzluk iddiaları için Gezi olaylarında izlediği taktiğin aynısını
uyguladığını ve uluslararası komplo olarak nitelendirdiğine dikkat çeken
İngiliz gazetesi, “Erdoğan’ın soruşturmayla ‘komplo teorilerinin’ Türkiye
dışında fazla etki yaratmadı. Erdoğan’ın yargı yetkilileriyle girdiği mücadele
Fethullah Gülen Hareketi’yle arasındaki çatışmanın bir uzantısı olarak görülüyor.
Hükümetin Gezi protestolarına cevabı ve son dönemde yaşanan çalkantılar
arasında bağlantılar var. Siyasi çatlakları gün yüzüne çıkardılar. Hükümet ve
hükümetin siyaset ile iş dünyasında ‘düşman’ olarak gördükleri arasındaki çetin
mücadelenin yaşandığı bir dönemde, Türkiye’nin kurumlarının bağımsızlığına ilişkin
korkuları alevlendirdiler” şeklinde kaydetti.
Türkiye’nin genellikle büyüyen bir pazar olarak görülmesine
rağmen son dönemde yaşananların bu algıyı değiştirdiğini kaydeden İngiliz gazetesi,
“Fakat bugün, ülkenin geçtiğimiz yıllarda refaha kavuşmasına yardım eden
gelişmiş ekonomik idarenin, yolsuzluğa ilişkin soruların cevapsız kaldığı, daha
kişisel, kurallara daha az bağlı bir sisteme indirgendiğine ilişkin endişeler
var” diye yazdı.
Gezi olayları sonrası hükümetin ‘düşman’ gördüğü bazı özel
şirketleri hedef aldığını ve yolsuzluk skandalıyla iş dünyası için koşulların
giderek daha da kötüleştiğini de ifade eden Financial Times haberine şöyle
devam etti:
“Erdoğan’ın danışmanları geçen hafta yaptıkları
açıklamalarla, Gülen bağlantılı şirketlerin Türkiye’nin büyümesinde büyük rol
oynadığını kabul ettiler. Fakat yine de Gülen Hareketini, hükümet karşıtı savaş
yürütmekle suçladılar. Başbakan Erdoğan’ın da ‘yargı darbesi’ olarak
adlandırdığı yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili finans sektöründeki aktörlerle
bir mesaj ileteceği yönündeki açıklamaları var. Erdoğan’ın bu tip açıklamaları
Türkiye’de iş dünyasındaki yöneticiler arasında ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesine
dair endişeler doğurdu. Yolsuzluk soruşturmaları ardından çok sayıda bürokratın
görev yeri değiştirildi ve yargıya daha sıkı denetim öngören yasa değişikliği önerisi
geldi” .
Bir yöneticinin “Tüm sistem artık bir korku sistemi. İş dünyası
için zor bir dönem” dediğini aktaran Financial Times, “Başbakan Erdoğan
döneminde ekonomide hızlı bir büyüme kaydedildi ve AB üyelik görüşmeleri
boyunca reform programları uygulandı. Bu kazanımların tehlikede olduğu yönünde
endişeler var. Başbakan Erdoğan Gezi protestolarının ardından çoğunlukla laik grupların
olduğu ve çalışanlarının protestolara katıldığı büyük şirketlere yönelik
kavgacı bir tutum sergiledi. Erdoğan, Gezi protestolarından sonra yerli ve
uluslararası sermaye sahiplerinin, Türkiye’nin büyümesine engel olmak
istediklerini belirtip faiz lobilerini suçladı. Başbakan eylemcilerin Divan
Oteli’ne girmesine izin veren Koç Holding’e saldırdı” diye yazdı.
Gezi olaylarının ardından Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve
bankacılık denetleme yetkililerinin, geniş kapsamlı bir soruşturma başlattığını
SPK Başkanı’nın soruşturma gerekçesi olarak ‘hisselerdeki düşüşü’ gösterdiğini
yazan Financial Times, Koç Holding’e ait iki şirkete vergi denetçilerinin
yaptıkları baskınlara da değindiği haberinde, “Yetkililer, ihaleye
katılanlardan birinin şikâyeti üzerine olduğunu söylese de hükümet 1,5 milyar Euro’luk
çıkarma gemileri satışı için yapılan ihaleden Koç Holding’i saf dışı bıraktı”
dedi.
TMSF’nin medyada yaptığı değişiklikler ve RTÜK’ün Gezi
olaylarını aktaran televizyon kanallarına ceza kestiği de dikkat çeken
Financial Times, “Bu tip gelişmeler, yöneticilerin ve diplomatların, Türkiye’nin
geçtiğimiz on yılda elde ettiği başarısına yardımcı olan özerk ekonomi
kurumlarının, hükümetin arzularına göre eğilim gösterdiği yönünde kaygıları
dile getirmelerine neden oldu” şeklinde kaydetti.
Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı’nın
geçen yıl dile getirdiği “Biz doğrudan yabancı yatırıma ihtiyaç duyan bir
ülkeyiz… Yapmamamız gereken tek şey, yabancıların bizim demokrasi açısından
geriye gittiğimizi düşünmelerine neden olmak” şeklindeki sözlerine de yer veren
Financial Times, “Türkiye’deki kaygılardan biri de Erdoğan’ın kişiselleşen
iktidarı ve ülke ekonomisinin yönetimi. Resmi olarak bağımsız olan Merkez
Bankası, Lira dolar karşısında rekor düşüş kaydetmesine ve bankanın sınır
rezervlere sahip olmasına rağmen Başbakan’ın ‘faiz lobisine’ saldırısının
ardından faiz oranlarını yükseltmekte isteksizdi” dedi.
TÜSİAD Eski Başkanı Ümit Boyner’in “Rekabet kurumu, merkez
bankası, bankacılık denetleme kurumu, hepsi siyasetin üzerinde yer almalı.
Türkiye’nin başarısı için önkoşul budur” şeklindeki açıklamalarını yansıtan
İngiliz gazetesi, “Kamu İhale Yasası’nda yapılan bir dizi değişiklikle çok
sayıda projenin ihale denetiminden muaf tutulduğunun da belirtildiği haberde,
yolsuzluk skandalına rağmen meclisin yeni bir teklifle bu ay içinde başka
muafiyetler getireceği ve ihale sonuçlarının sorgulanmasının zorlaşacağını
ifade ediliyor” diye yazdı.
Ankara merkezli uluslararası bir yetkilinin, “Türkiye’de asıl
endişe, on yıldan uzun bir süre önce bir kenara koydukları eski politik
patronajı keşfediyor olmaları. Bu özerk kurumlar halkın Türkiye ile ilgili
farklı bir bakış açısına sahip olmaları
için kilit öneme sahip etkenlerdi, bunların yüksek gelirli bir ülke olmak için
gerekli olduğunu söyleyebilirsiniz” şeklindeki açıklamalarına da dikkat çeken
Financial Times, “Yetkili, bu kurumların bağımsızlığının göz ardı edilmesinin
yaratabileceği tehlikeleri 2007 yılında 22 milyar dolar olan yabancı yatırımın
Eylül’e kadar olan 12 aylık dönemde 11 milyar dolara düştüğü örneğini veriyor. Bu
düşüşün Türkiye’yi ekonomisini finanse edebilmek için kısa vadeli yabancı
yatırımlara bağımlı yaptığı, cari açığın 60 milyar dolara çıktığı belirtilirken
ABD’nin para politikasına daha az uyulmasıyla beraber fonların da kısıtlanabileceği
ifade ediliyor” sözlerini kullandı.
Diplomat ve yöneticilerin özel görüşmelerde, Gezi olaylarının
ardından belirsiz siyasi iklim ve iş dünyasına olası yansımaları nedeniyle
büyük yatırımcıların şimdilik Türkiye için harekete geçmedikleri yorumları
yaptıklarına işaret eden İngiliz gazetesi, “Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise,
ülke kurumlarını savunup vergi soruşturmalarının ‘siyasi gerekçelerle’
yürütülmediğini söylüyor. Her yıl 50 binden fazla denetim yapılır. Tek bir
tanesinde benim imzam yok, raporlar bana gelmiyor” diyor. Maliye Bakanı, Kamu
İhale Yasası’ndaki değişiklikler için ‘devlet alımlarının da muaf tutulduğunu
ve önceki kurallara tabi olduğunu’ ifade ediyor. Mevcut düzenlemelerde Sayıştaş’ın
gücünün ‘fazla geniş’ olduğunu belirten Şimşek, tüm ülkelerde merkez bankası ve
hükümet arasındaki işbirliğinin önemli olduğunu vurguluyor” diye yazdı.
Yolsuzluk iddiaları durumu daha karmaşık hale getirdiğini ve
soruşturma hükümet ve özellikle inşaat sektöründeki bazı şirketler arasındaki
bağa ışık tuttuğunu kaydeden Financial Times, “Yolsuzluk iddialarının sonuçları
çok derin olabilir. Yeni havaalanı inşasını yürüten işadamının malvarlıkları
donduruldu ve işadamı iddiaları reddetti. Erdoğan’ın uluslararası güçlerin
Türkiye’nin böyle yeni büyük bir havaalanına sahip olmasını istemediklerini
söyledi. Türkiye’deki kavgada iş dünyasına tarafsız kalacakları dar bir alan
kaldı. Önde gelen sanayiler, bir zamanlar büyüyen bir pazar olarak görülen
ülkenin büyümeye devam edip edemeyeceğini ve iş dünyasının gelişmesine izin verip
vermeyeceğini sorguluyor” dedi.
Gazete ayrıca TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın
Milliyet gazetesindeki, “Devletin temel kurumlarını sorguladığımız bir
durumdayız. Piyasalar ancak hukukun üstünlüğün tesis edildiği ortamda kendini
güven içinde hisseder. Türkiye değer kaybediyor” şeklindeki açıklamalarına da
haberinde yer verdi.
Yorumlar
Yorum Gönder